11 Ağustos 2017 Cuma



Otelcilere Çağdaş Pazarlama 
İstanbul Otelciler Platformu (ISTOTEP)  9 Ağustos 2017 Çarşamba Günü The Sofa Hotel Nişantaşı Genel Müdürü Cantekin Temizer'in⁩ ev sahipliğinde  EXPEDIA workshop organizasyonu gerçekleştirdi.  
.
Başkanlığını Barış Türer’in yaptığı İstanbul Otelciler Platformun Radisson Blu Pera Hotel de ilki düzenlenen "Workshop Serilerin ikincisi Expedia" adıyla gerçekleşen toplantının açılış konuşmasını Duayen Turizmci Ali Güreli yaptı.
80’lerde inşaatla başlayıp 90’larda otel işine giren ve sektöre demir atan Ali Güreli  1983-1987’de Sabancı Grubu Temsa’da 3 yıl görev yaptığını, 1990 başında Marmara Grubu ile birlikte The Marmara’yı Akkor Grubu’ndan devraldıklarını böylece sektöre girdiğini, The Marmara Deneyimi, uzun yıllar Turistik Otelciler Birliği’nin Başkanlığını yaptığını, bu dönem içinde TURSAB ile Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayını oluşturduklarını, Böylece Kongre turizmi başlattıklarını, 2004 yılında Nişantaşı Turizm A.Ş.’yi kurduğunu, 2005 yılında Sofa Otel’in yatırımına başladıklarını bir solukda özetledi.
Ali Güreli, Sorunların fırsatları birlikde getirdiğinin altı kalın çizdikden sonra Yapılacak işde mutlaka fark yaratılmasını her sektör gibi otelcilikde de bunun böyle olmasını vurgulayan sözleriyle turizmi çevreleyen açılımları yaptı.
EXPEDIA Bölge ve Eğitim Sorumluları kendi kuruluşların profilini çizdikden sonra, Turizmde, dijital mecraların önemi giderek artmakta olduğunu yeni ihtiyaçların doğması yeni çözümleri de beraberinde getirmesi, Otelcilerin dijital mecralarda varlık gösterebilmesinin ilk adımı web sitesinin gereğini açıkladılar. Böylelikle ziyaretçilerin rezervasyonlarını yapma ihtiyacını karşıladığını, online satış kanalı web sitesine entegre edilmesiyle, oteli inceleyen müşterinin, Diğer satış alanları, sosyal medya kanalları ve Booking, Agoda, Expedia gibi kuruluşlarla birlikde otel odaların eş zamanlı satabileceği platform olduğunu belirtdiler.
Ekibin strateji ile hızlı hareket eden modern pazarlama yardımcı olabileceklerini nasıl yürümek ye kadar her konuda, Gelişmekte olan teknolojinin fırsatları kadar zorluklar taşıdığından ölçme zorluğundan geleceğe uygun pazarlama ekibiyle daha etkin rehberlikle istenen potansiyele ulaşım sağlıyacaklarını anlatdılar.   
The Sofa Hotel Nişantaşı Genel Müdürü Cantekin Temizer 30 yıla yakın mesleki hayatında Swiss Otel-Hilton, Intercontinental, Ritz Carlton, Meptur, Dorak Holding, Figür MICE gibi yerlerde çalışmalarından sonra  The Sofa Hotel Nişantaşı Genel Müdürlüğüne gelişini kısa bir anekdotla Ali Güreli ile görüşmelerini anlatdı.
Turizmde istediğimiz hak etdiğimiz yerde olmamızın çözümlerini sıraladıkdan sonra markalaşmamızın şart olduğunu olumsuz olaylarla kriz yaşayan sektörün aldırmadan sebat içinde yoluna devam etmesi gereklerini izah etdi. 
İstanbul, Taksim merkezli olarak 2015 tarihinde kurulan İstanbul Otelciler Platformu (ISTOTEP) "Workshop Serileri 2 / Expedia" organizasyonun kapanış konuşmasını İstanbul Otelciler Platformu Başkanı Barış Türer yaptı. Tüm katılımcılara sponsorlara eğitim veren kuruluşa teşekkür etti. Eğitim Workshop devam edeceğini Turizm Sektörü faaliyet alanının temelini oluşturan otelcilik kolunun gelişimine fayda sağlıyacaklarını söyledi.

Göze çarpan sponsor standlardan Mira Gıda ortağı Ülkü Kahraman Houssein ile Mümessili oldukları Caffe Vergnano hakkında söyleşimizde 1882 yılından itibaren markalaşmış çeşidine Türk kahvesini ekleyerek her çeşit kahve ürettiklerini öğreniyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com

26 Mayıs 2017 Cuma

Emirates, 2017 İş Seyahat Ödülleri’nde “Dünya Çapında En İyi Havayolu” Seçildi-Yılmaz Parlar

Emirates, 2017 İş Seyahat Ödülleri’nde
 “Dünya Çapında En İyi Havayolu” Seçildi

Emirates, 2017 İş Seyahat Ödülleri’nde “Dünya Çapında En İyi Havayolu” da dahil olmak üzere 4 ayrı ödül kazanarak başarılarına bir yenisini ekledi.

Yolcu beklentilerinin ötesinde sağladığı mükemmel hizmet alanında kendini sürekli geliştiren Emirates, çalışmalarının karşılığını, Orta Doğu İş Seyahat Ödülleri 2017’de 4 ödül kazanarak aldı.


Seyahat endüstrisinin önemli yöneticilerinin katıldığı törende Emirates, “Dünya Çapında En İyi Havayolu” ödülünü aldı. Emirates aynı zamanda; “En İyi First Class, En İyi Yolcu Sadakat Programı ve En İyi First Class Lounge” sahibi havayolu olarak da ödüllendirildi. 

Emirates Başkan Yardımcısı ve Operasyon Sorumlusu Adel Al Redha, konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada: “Yolcularımız, markamızın kalbinde yer alıyor. Yolculuklarının her bir adımındaki ürünleri düzenli olarak kontrol ederek daha iyi bir müşteri deneyimi sunmak için çalışıyoruz. Hatırlanmaya değer bir deneyim sunmak; yeni ürünler geliştirmek, kişisel bir temas ve sıcak bir karşılama sunmak ile ilgili... Bunun yanı sıra, Skywards ödülümüz, ayrıcalıkları ve avantajları sayesinde Emirates yolcularına sunduğu değer ile programın endüstri lideri olma konumunu pekiştiriyor. Orta Doğu İş Seyahat eleştirmenleri tarafından bu çabalarımızın takdir görmesi bizim için onur verici. Ekibime teşekkür ediyorum ve bu ödülü, tüm başarılarımızın arkasında yer alan çalışkan ekibimize armağan ediyorum” dedi.


Emirates, düzenli olarak ürünlerini geliştirmeye ve hizmetlerini iyileştirmeye yatırım yapıyor. Geçtiğimiz yıl havayolunun iyileştirdiği hizmetler arasında; yeni tasarım Business Class koltuklar, First ve Business Class yolcularına yönelik yeniden tasarlanan bakım kitleri, çevreci sürdürülebilir battaniyeler, Economy Class yolcuları için interaktif kitler ve genç yolculara sunulan yer aldı. Havayolu aynı zamanda 2,600’den fazla kanal seçeneğine sahip ice ile uçak içi eğlence sistemine öncülük etmeye de devam ediyor.  

Yer hizmetlerinde ise Emirates, Dubai Uluslararası Havalimanı B Bölümünde yer alan Business Class Dinlenme Salonu yenilemesi için 11 milyon dolardan fazla yatırım gerçekleştirdi ve Cape Town Uluslararası Havalimanı’ndaki en yeni Emirates Lounge  açılışı ile dinlenme salonları küresel ağını genişletti.

Havayolunun sadakat programı Emirates Skywards’ın geçen yıl hizmete sunduğu Cash+Miles, üyelik sınıfı fark etmeden, yolcuların nakit ve Skywards Millerini birlikte kullanarak bilet almasını sağlıyor. Emirates’in sunduğu “Her ziyaret başına ödemeli” lounge erişimi de Emirates Skywards üyelerinin ve onların Emirates ile seyahat eden misafirlerinin, havayolunun Dubai ve diğer havalimanlarındaki First ve Business Class Lounge’larından faydalanabilmesini sağlıyor.

Kurumsal yolcular için sunulan yenilenmiş Emirates Business Rewards programı, Millerin kolay kullanımı ve son dakika rezervasyonlarda bile gerçekleştirilebilen sınıf yükseltme gibi önemli avantajlar sağlıyor.


Bugün Emirates Skywards, Easyjet ve Qantas stratejik ortaklıkları da dahil olmak üzere, küresel seyahat noktalarında dünyanın en büyük ağına üyelik erişimi sağlayan 14 iş ortağına sahip. Programının aynı zamanda tüm dünyada 20,000 oteli kapsayan 24 ortaklığı da bulunuyor. 

Bu ayın başında Emirates, TripAdvisor Travellers’ Choice Ödülleri’nin havayolu kategorisinde ‘Dünyanın En İyi Havayolu’ seçildi. Ödül, Emirates’in TripAdvisor’da son on iki ayda aldığı binlerce yoruma dayanarak verildi. Emirates tüm bu süre içerisinde sektörde en pozitif şekilde değerlendirilen havayolu oldu. 
Dünyanın en hızlı büyüyen havayolu şirketlerinden Emirates, bugüne kadar 500’ün üzerinde uluslararası ödül kazandı. Emirates, yolcularını altı kıtada, 83 ülkede 155 destinasyona taşıyor. 259 adet geniş gövdeli Airbus ve Boeing uçakla faaliyet gösteren Emirates’in toplam değeri 108 milyar doların üzerinde 219 uçak siparişi bulunuyor


yilmazparlar@yahoo.com

26 Mart 2017 Pazar

Türkiye'de Marka Olmak-yılmaz Parlar


Türkiye'de Marka Olmak

Türkiye’de yatırım yapan şirketlerin oluşturduğu MKG'nin Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ile düzenlediği "Türkiye’de Marka Olmak" başlıklı çalıştayda, "21. Yüzyılın Sorunu Kaçak, Taklit ve Sahte Ürünler" isimli raporun sonuçları açıklandı.

 Marka Koruma Grubu (MKG), Türkiye’de kaçak, sahte ve taklit ürün ticaretinin ulaştığı boyuta ilişkin raporu açıkladı. Raporda kaçak, sahte ve taklit üründe Çin’in ardından dünya 2'ncisi olan Türkiye’nin yıllık vergi kaybının 7,2 milyar dolar olduğu bildirildi.
Namık Kemal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit İzmen’in OECD endekslerini kullanarak hazırladığı raporda, Türkiye’deki kayıt dışı ticaretin boyutu gözler önüne serildi. 
Raporda, Türkiye’de kaçak, taklit ve sahte ürün piyasasının büyüklüğü yaklaşık 17,2 milyar dolar, devletin kaçak ticaret nedeniyle uğradığı vergi kaybının ise yaklaşık 7,2 milyar dolar olduğu bildirildi.
Rapora göre Türkiye, dünyada en çok sahte ürün ele geçirilen ülkeler sıralamasında Çin’in ardından ikinci sırada yer alıyor. Taklit ve sahte ürün piyasasında ilaçta Hindistan, gıdada Mısır, parfüm ve kozmetikte Türkiye’nin adı öne çıkıyor. Kaçak, sahte veya taklit ürün kullananların yüzde 78’i, sahte ürün sitesinde buldukları ürünler yüzünden markayı suçluyor. G20 ülkelerinde her yıl sahte ürünler yüzünden 3 bin kişi hayatını kaybediyor. 

MKG Sözcüsü Ali Ercan Özgür, raporun sonuçlarının tartışıldığı paneldeki konuşmasında, teknolojideki gelişmeler ve makro ekonomik politikalar gibi etkenlerin taklit ve kaçak ürün piyasasında artışa yol açtığını belirtti.
Özgür, şunları kaydetti:

"Ülkemizde sahte, kaçak ve taklit ürünlerin yarattığı pek çok sorun var. Yasa dışı ticaret nedeniyle devletin uğradığı vergi kaybı 7,2 milyar dolar. Çalışmalara göre böyle bir kayıp, 90 bin kişilik istihdama ya da 6 tane İstanbul-Ankara arasındaki hızlı tren projesine denk geliyor. Yani kaçak olmasaydı, 6 tane daha hızlı tren projesi yapılırdı. Ülkemizde taklit, kaçak ve sahte ürünlerle mücadelede etkili sonuçlar almak için yapılacak çok şey var. Raporda da altı çizildiği gibi yasal düzenlemelerin yanı sıra cezaları daha caydırıcı hale getirmek gerekiyor. Bunun yanı sıra yetkili merciler, hak sahipleri birlikleri ve diğer paydaşlar arasında etkili diyalog ortamını oluşturmamız şart. Orjinal üreticinin ve tüketicinin desteklenmesine yönelik programların artırılması, arz ve talebi şekillendiren toplumun bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapılması büyük önem taşıyor. Kaçak, sahte ve taklide karşı kolluk kuvvetleri arasındaki iş birliğinin iyileştirilmesinin yanı sıra fikri mülkiyetle ilgili idari ve teknik kapasite oluşturma faaliyetleri de önceliğimiz olmalıdır."


 Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu da, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında kayıt dışı rekortmeni olduğunu vurgulayarak, "Bugün, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında bulunan, gücünü üretimden ve nitelikli genç iş gücünden alan, 350 milyar dolardan fazla dış ticaret hacmi olan Türkiye’nin gücüne ve potansiyeline yürekten inanıyoruz. Ancak Türkiye’nin, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilmesinin tek yolu, yüksek katma değerli üretimden ve bu topraklardan küresel markalar çıkarmaktan geçmektedir. Hak ettiğimiz yere de küresel markaların taklitlerini yaparak ulaşamayacağımız ortadadır. Öncelikle zihinsel bir değişim ve dönüşüm şarttır." değerlendirmesinde bulundu.

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirleri Odası (İSMMMO) Başkanı Yücel Akdemir ise marka meselesinin ekonominin en ciddi sorunlarından biri olduğunu ve bu sorundan dolayı İSMMMO'nun adını bile tescil ettirmek zorunda kaldıklarını ifade etti.​
Türkiye’de büyüklüğü 17,2 milyar dolara ulaşan kaçak, taklit ve sahte ürün pazarının vergi kaybıyla da ülkeye zarar verdiği görülüyor.

Türkiye’de yatırım yapan şirketlerin oluşturduğu Marka Koruma Grubu ve Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin işbirliğiyle düzenlenen “Türkiye’de Marka Olmak” çalıştayında açıklanan  rapora göre kaçak, sahte ve taklit üründe Çin’in ardından dünya 2’ncisi olan Türkiye’nin yıllık vergi kaybı 7,2 milyar dolar (yaklaşık 26 milyar TL)


İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirleri Odası (İSMMMO) Hizmet ve Kültür Binası’nda 23 Mart 2017 tarihinde düzenlenen çalıştayın açılışında; Marka Koruma Grubu Sözcüsü Dr. Ali Ercan Özgür, Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak, İSMMMO Başkanı Yücel Akdemir ve Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu konuştu.


Ekonomi Gazetecileri Derneği üyesi Çetin Ünsalan moderatörlüğünde gerçekleşen ‘Türkiye’de Marka Olmak’ başlıklı panelde ise Namık Kemal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit İZMEN, “21.Yüzyılın Sorunu Kaçak, Taklit ve Sahte Ürünlerin Ticareti” başlıklı raporunu ilk kez kamuoyuyla paylaştı. Rapor, Türkiye’de kaçak, taklit ve sahte ürün ticaretinin bugün ulaştığı seviyenin yanı sıra ülkedeki yarattığı istihdam sorunun büyüklüğü ve Türkiye’nin en çok sahte ürün ele geçirilen ülkeler arasındaki konumunu da içeriyor. Panelde öte yandan Marka Koruma Grubu Sözcüsü Ali Ercan Özgür, Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz ve Güvenilir Ürün Platformu Sözcüsü Mert Demircioğlu konuşmacı olarak yer aldı.

Demircioğlu, yolda satılan zeytinyağlarından rastgele aldıkları 18 numunenin incelenmesinde, testler sonucunda 16’sının zeytinyağı çıkmadığı örneğini vererek, güvenli ürünün maddi açıdan da, sağlık bakımından da üzerinde durulması gereken kritik bir konu olduğunu söyledi.


Tüketici Birliği Federasyonu Başkanı M. Bülent Deniz ise, yüzde 100 Türkiye kampanyası başlattıklarını ve ürettiği katma değerin yüzde 51’ini ülkemizde bırakan firmaları yerli malı kabul ettiklerini vurguladı.


Panelin açılış bölümünde yaptığı konuşmada İSMMMO Başkanı Yücel Akdemir, “Çok konuşulmayan bir konu olsa da bu marka meselesi ekonominin en ciddi sorunlarından biridir. Bu sorun Türkiye’de o kadar ciddi boyutlara geldi ki biz odamızının adını bile tescil ettirmek zorunda kaldık. Bu noktada böyle çalışmalar çok önemlidir. Emeği geçenlere teşekkür ederim” dedi.

Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak ise “Çalıştayımızda öncelikle Türkiye’nin en önemli kurumlarından ikisi TÜRKONFED ve İSMMMO’nın desteğini almış olmak çok önemli. Buradaki birlikteliğimizi tüm Türkiye’deki meslek örgütlerine, iş dünyasına yaymak ve çözüm üretmek gerekiyor. 2000'li yılların başında kayıt dışı ekonominin belini kırmak  için bir çalışma yapılmıştı , o dönemden bu zamana dek kayıt dışı ekonominin oranı maalesef çok eksilmedi. Hepimiz özellikle bununla mücadele ediyoruz. Bu alanda bizi kimin hırpaladığını da bu gibi toplantılarda yürüttüğümüz akılla bulacağız” şeklinde konuştu.

 Marka Koruma Grubu Sözcüsü Ali Ercan Özgür, “Bugün yayınladığımız raporun kararını üç sene önce aldık. Raporumuzda farklı paydaşların görüşlerini alarak bir ortak akıl yakalamaya çalıştık. MKG 300’ün üzerinde markayı temsil eden, büyük istihdam yaratan ve Türkiye’nin 81 iline dokunan bir grup. Markalaşma sürecinde en çok ihtiyaç duyulan şey bilgi. Biz de bu raporla Türkiye’de markayı tartışırken bilgi üretmeyi amaçladık. Öte yandan bilgi üretirken kayıp-kaçakla ilgili de farkındalık yaratmayı hedefledik.”

Son olarak TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu, “Ülkelerin rekabeti, esasında firmalarımızın rakipleriyle rekabetinden geçiyor. Firmalarımız rekabet avantajlarını en üst noktaya çıkaracak yeterli teknik altyapı ve yeni teknolojilerin yanı sıra kurumsal yönetişim anlayışı, markalaşma, kayıt dışı ekonomi, taklit, sahte ve kaça ürünler gibi birçok konuda sorunlar ve sıkıntılar yaşıyor. Haliyle bu sıkıntılar ülkemizin rekabet ligindeki yerini ve konumunu da yakından ilgilendiriyor. Bugün gerçekleştirilecek çalıştay, dünya ekonomilerinin her geçen gün büyüyen sorunlarının başında gelen “taklit, sahte ve kaçak ürün ticareti”ni Türkiye açısından ele alması açısından önemsediğimiz ve TÜRKONFED olarak da destek verdiğimiz bir çalıştay. Bu çalıştay serilerinin üyemiz olan Türkiye’nin her bölgesinde yaygın olarak temsil edildiğimiz 25 federasyonumuzun da kendi illerinde gerçekleştirmesi noktasında da birlikte çalışma kararlılığımızı buradan sizlerle paylaşmak isterim” dedi.


yilmazparlar@yahoo.com


9 Aralık 2016 Cuma

ANFAŞ -Antalya Fuarcılık A.Ş-.18-21 Ocak 2017 -Otel Ekipmanları*Yılmaz Parlar

Fuarcılık önemli sektör olacak
Basın Toplantısında; ANFAŞ (Antalya Fuarcılık A.Ş.) Genel Müdürü Murat Özer, “ Fuarcılık Türkiye için gelecekte çok önemli bir sektör olacak. Yeter ki bu durum bir devlet politikası dahilinde Ankara, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler tarafından desteklensin”dedi
ANFAŞ 6 Aralık Salı günü Hilton İstanbul Bosphorus Hotel’de Antalya'da Antalya’da düzenlenen 18-21 Ocak 2017 tarihlerindeki Hotel Equipment -Otel Ekipmanları ve 15-18 Şubat 2017 tarihlerindeki Food Product -Gıda Fuarı ile ilgili basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında, Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD)  Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde  Antalya Fuarcılık A.Ş Genel Müdürü Murat Özer, TÜROFED Yönetim Kurulu Başkanı Osman Ayık, TÜSİD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gürkaynak ve POYD Yönetim Kurulu Başkanı Edip Nazım Açar konuşmacı olarak katıldılar. 
EGD Başkanı Celal Toprak sektörün markalı bir gıda fuarının olması gerekdiğini, fuarcılık- marka kavramları, önemleri, ekonomiye katma değerleri özetleyen kısa bir giriş yaptı. Sırasıyla konuşmacılara söz vererek sonunda basın mensupların soru ve katkılarıyla gündemi sonuçlandırdı.
Sektörlerde yaşanan gelişmeler ve pazarda meydana gelen yeni oluşumlar rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı günümüz koşullarında tüketiciler aynı malın değişik fiyat kalite ve biçimleri ile karşılaşabilmekteler ve ihtiyacı olan mal ya da hizmetin değişik alternatifler arasından seçme şansına sahip olmaktadır.
Bilgi iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler, üretim olanaklarının çok genişlemiş olması gibi sebeplerle bir işletmenin ortaya çıkardığı en hızlı, kaliteli ve düşük maliyetli bir üretimin yöntemi, ürün hizmet kalitesi açısından işletmeler arası farklar giderek yok olmaktadır.
Katılımcı firmalar açısından Fuarlar son derece önemlidir.
Ticari ihtisas fuarlarına katılım, firmalara oldukça önemli avantajlar sunmakta ve hem pazarlama hem de tanıtım aktivitelerini bir arada yürütmelerine olanak sağlamaktadır.

Türkiye Otelciler Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Osman Ayık, 2016'nın turizm sektörü için zor geçtiğini ancak 2017'den umutlu olduğunu, şu anda her türlü otel ekipmanı üretir hale geldiğimizi çok daha iyi noktalara geleceğimizi, ANFAŞ'ın sektörün en önemli fuarlarından birini organize ettiğini ve şirketin, son yıllarda yapılan yatırımlarla en önemli fuar merkezlerinden birisine sahip olduğunu söyledi.  
Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gürkaynak Yurt dışındaki müşterilerini yurt içindeki fuarlarda ağırlıyarak, bazı tanıtım ve pazarlama maliyetlerinin azaldığını ifade etdi.

Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Edip Nazım Araç,  Şu ana kadar yapılan eksikleri görev addeterek görevleri yerine getirmek ve fuarlara katılmak istediklerini açıkladı.
 
ANFAŞ (Antalya Fuarcılık A.Ş.) Genel Müdürü Murat Özer, “Amacımız fuarlara ziyaretçi kalitesini artırmak. Böylece fuarın ekonomiye sağladığı katma değer de artacak Şu anda Avrupa pazarlarının Türkiye’ye biraz daha çekimser bakmaktalar. önümüzdeki fuarlar için ağırlıklı olarak Afrika, Orta Doğu, Arap Yarımadası, Türki Cumhuriyetler ve Rusya pazarlarını hedeflemekteyiz. Fuarcılık Türkiye için gelecekte çok önemli bir sektör olacak. Yeter ki bu durum bir devlet politikası dahilinde Ankara, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler tarafından desteklensin” diyerek Amtalya’nın avantajlarını sıraladı. “Antalya'ya yurt dışından 255 şehirden 61 havayolu şirketi direkt uçuş gerçekleştirmektedir. Fuarlar uluslararası katılımcı ve ziyaretçilere ihtiyacı var. Kış aylarında bile Antalya'dan 35-40 ülkeye uçulabiliniyor.” Bazı rakamsal değerlerle;  “Türkiye'nin 410 fuarla ekonomiye 1,4 milyar avro katma değer sağlarken, Almanya'nın 371 fuarla 23,5 milyar avro katma değer sağlamaktadır.” Açıklamalarında bulundu. dığını sözlerine ekledi.
 Ayrıca, ANFAŞ-Antalya Fuarcılık A.Ş.’nin bugünkü ekonomik şartlara rağmen 30.000.000 TL’ye yaklaşan yatırımını tamamladığı bildirildi. Şirketin yenilenen fuar alanı, 40.000 m2 kapalı ve 20.000 m2 açık sergi alanı ve 15 adet kongre, konferans  salonu gibi bilgileri verdi

Toplantı toplu fotograf çekimiyle son buldu.

yilmazparlar@yahoo.com.

4 Aralık 2016 Pazar

Ekonomi Gazetecileri Derneği Küresel Isınma Kurultayı İzmir-Yılmaz Parlar

Ekonomi Gazetecileri Derneği Küresel Isınma Kurultayı  İzmir’de yapıldı
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) VIII. Küresel Isınma Kurultayı'nı 30  Kasım 2016 Çarşamba günü Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’ndegerçekleştirildi. Shell ve Coca Cola sponsorluğunda, www.iklimekonomisi.org desteği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi katkılarıyla, yerel yöneticilerin, gazetecilerin sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin katıldığı toplantıda kurultayın sloganı olan ‘’Enerjiyi Verimli Kullan, Geleceğe Yön Ver’’ çağrısı destek buldu.
Kurultay'ın açılışında hoş geldin konuşması yapan EGD Başkanı Celal Toprak,  günlerde normal olmayan yağışların iklim değişikliğinin bir sonucu olduğuna dikkat çekti. Kurultayın amacının yerel yönetim, sivil toplum örgütleri, iş dünyasının ve tüm toplumun farkındalığını artırmak olduğunu belirten Toprak, kurultay sonucunda açıklanacak sonuç bildirgesinin dikkate alınmasını istedi ve şunları söyledi:
“Biz Kurultay’ı bugüne kadar hep İstanbul’da yaptık. Bir kere Ankara’da yapmıştık. Bu defa İzmir’i seçtik. İzmir’i önemsiyoruz. Çünkü İzmir iklim değişikliği konusunda çok önemli hedefler koydu, sözler verdi. Biz de İzmir’in çevreye yaptığı yatırımlara ‘İzmir modeli’ dedik. Bu modelin yaygınlaşmasını diliyoruz.”
Kurultay’ın açılış konuşması için kürsüye gelen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ise, küresel iklim değişikliğinin getirdiği tehlikenin farkında olduklarını, 2020 yılında İzmir olarak karbon salınımını yüzde 20 azaltma yönünde verdikleri taahhüdü yerine getirme hedefiyle çalıştıklarını belirtti.
Raylı sistem yatırımlarıyla 2019’da 250 kilometrelik bir ağ kuracaklarını, 20 araçla deneme sürecinde olan elektrikli otobüsleri tüm kente yaygınlaştırmayı planladıklarını anlatan Kocaoğlu, “Küresel ısınmanın getirdiği yağış düzensizlikleriyle mücadele etmek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Sellere neden olan yağmur suyunu kanalizasyondan ayırmak için 355 kilometrelik yatırımı tamamladık, gelecek yıl 140 kilometre daha tamamlanacak.” dedi.
Kentin çanak şeklindeki yapısı nedeniyle bazı bölgelerde yaşanan sorunları pompalarla aşmaya çalıştıklarını dile getiren Kocaoğlu, “Bazı noktalarda pompa sistemiyle suyu denize atmaya çalışıyoruz. Deniz med cezirle yükselmediği müddetçe pompa yeterli oluyor. Ancak deniz yükseldiğinde yağmur yağmasa bile sıkıntı yaşayabiliyoruz, örneğin Kordon’u deniz suyu basabiliyor.” diye konuştu.
Kocaoğlu, küresel ısınmanın sadece bir belediyenin ve ülkenin çalışmalarıyla önlem alınarak yok edilecek bir sorun olmadığını sözlerine ekledi.
Başkan Kocaoğlu’nun ardından EGD Yönetim Kurulu Üyesi Çetin Ünsalan’ın yönettiği ilk oturum başladı. Oturum öncesi Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş da söz alarak halkın çevre duyarlılığının ve çevre bilincinin geliştirilmesine dikkat çekti. Özellikle çocuklara yönelik eğitim projeleri yaparak bu konuda önemli adımlar attıklarını anlattı.
Başkan Pekdaş’ın ardından söz alan Yaşar Holding Yönetim Kurulu  Üyesi Feyhan Yaşar ise bu tür toplantıların çok önemli olduğunu belirterek, “Hep birlikte bu tür toplantıları daha fazla yapmalıyız. Üniversiteler başta olmak üzeren tüm toplumsal kesimlerinin katılımını artırmalıyız” dedi.
Panelde konuşan Seferihisar Belediyesi Başkanı Tunç Soyer ise enerji kooperatifleri yoluyla halkın da yenilenebilir enerji hareketine katılımını artırmak için başlattıkları projeler hakkında bilgi verdi.
ÜÇ OTURUMDA SORUNLAR ELE ALINDI
Açılış konuşmalarının ardından Kurultay'ın ‘’Enerjide Dönüşüm ve İklim Değişikliği'ne Medyanın Bakışı’’başlıklı ilk oturumuna geçildi. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Vatansever’in yönetiminde gerçekleştirilen oturumun konuşmacıları; Tarım Gıda Yazarları ve Gazetecileri Derneği Başkanı İsmail Uğural, Habertürk Gazetesi  Yazarı  Dilek Gappi, Hürriyet Gazetesi Yazarı Selim Türsen, Anadolu Ajansı Ekonomi- Finans Enerji Yayın Yönetmeni Fırat Gazel, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer  oldu.
Kurultay'ın ikinci oturumunda ise ‘’Enerjide Dönüşüm ve İklim Değişikliğine Genel Bakış'' konusu ele alındı. www.iklimekonomisi.orgEditör- Gazeteci Pelin Cengiz’in yönetiminde gerçekleştirilen oturumun konuşmacıları; İnvenura Ceo'su Burak Karapınar, Günder Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kemal Gani Bayraktar, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü  Öğretim Üyesi Doç. Dr. Koray Velibeyoğlu, İZKA Tanıtım Dış İlişkiler Birim  Başkanı Nazlı Kayı  oldu.
Kurultay'a ‘’Enerjide Dönüşüm ve İklim Değişikliğine Bakış’’ başlıklı sivil toplum örgütleri temsilcilerin  katıldığı forumla devam edildi. Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak'ın yönetiminde gerçekleştirilen forumun katılımcıları ise şöyle oldu: İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay,  Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr Hacer Gemici, Karbon Emisyonu (Seragazı) Düşürme ve Kontrol Derneği Başkanı Ali Özcem Kılıç, Çevreci Enerji Derneği Başkanı Tolga Şallı.
EGD VIII. Küresel Isınma Kurultayı katılımcılara verilen ''Sertifikat Töreni'' ile devam etti.


15 Kasım 2016 Salı

4.Şile Tohum Takas Şenliği-Yılmaz Parlar

4.Şile Tohum Takas Şenliği


4.Şile Tohum Takas Şenliği’nde, doğal çevreci konsepte destek vermek adına Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) etkinliğe katıldı.
Çok sayıda sivil toplum örgütü ve Küresel Isınma Komitesi tarafından ve Şile Belediye Başkanlığınca, düzenlenen etkinlikde; Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu doğal hazırlanan büyük kazandaki tarhana çorbasını kepçe kullanarak,  Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) Başkanına,ikram etdi.
Belediye Başkanı yine Şenliğe katılan halkına bizzat servis yaparak takdire şayan alçak gönüllülükle dağıtıma devam etdi.
Slowfood Şile Palamut Derneği, Şile Turizm ve Tanıtma Derneği, Ovacık Kadın Tohum Derneği başta olmak üzere sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte Şile Belediyesi tarafından Bu yıl dördüncüsü düzenlenen  Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) Küresel Isınma Komitesi tarafından desteklenen Şile Yeryüzü Pazarı Tohum Takas Şenliği’nde Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD Başkanı Celal Toprak konuşma yapması için kürsüye davet edildi.
EGD Başkanı Celal Toprak önceki Şile Belediye Başkanı ile çok kez bir araya geldikleri toplantı ve konuşmaları hatırlatarak her türlü etkinliğin temelinde ekonomi yoksa verimli olması ve sürdürebilirliliği mümkün olmadığını söyledi. İlçeye bu tür etkinliklerle farkındalık yaratarak iş ortamı sağlamak ülke ekonomisine katkıda bulunmak gibi faydalar sağladığını dile getiren kısa bir konuşma yaptı.
Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, Şile’nin İstanbul’un ilk, dünyanın 45.’ci yeryüzü pazarı olduğunu söyleyerek “İstanbul’un ilk yeryüzü pazarı, Şile 57 köyü ile İstanbul’un geleceğinin teminatı olan, 800 km2 alan içerisinde yüzde 80’i ormanlarla kaplı, Şile, ormanlarıyla İstanbul’un akciğeridir. Sağlıklı ve doğal ürünleriyle İstanbul’un karaciğeridir.
Su kaynakları, tarım arazileri olan doğal bir ilçe, kaynakların bir arada olması bizlerin uzun uğraşlar neticesinde bir vizyon ortaya koymamıza sebep oldu ve bizleri bu vizyon doğrultusunda sürdürülebilir hedefler peşinde koşmaya sevk etti. Şile Yeryüzü Pazarı köylünün kendi ürettiği, ata-dede tohumları ile tezgaha kendi getirdiği, mevsiminde ne varsa onu üreterek tüketilmesini tavsiye ettiği, aracısız, iyi, temiz ve adil sloganları ile buluştuğu bir Pazar. Bu alanda en iyi olmaya çalışıyoruz. Yeryüzü pazarı, slow city – slow food konseptiyle oluşan İtalyan menşeili bir harekettir. Topraktan tezgaha aracısız olarak ürünlerin, tüketicilere güvenilir ve sağlıklı bir şekilde ulaşmasını sağlayan bir modeldir. Şile olarak, tarımsal kalkınma, tarım ekonomisi ve turizm vizyonu ile yola çıktık. Her Cuma ve Pazar günü Şile’de yeryüzü pazarımız kuruluyor ve İstanbulluların yoğun ilgisiyle karşılaşıyoruz.”dedi
Şenlikte çocuklar tahıllardan puzzle yapımı, mısır ayrıştırma makinasının keşfi ve tohum ekimi atölyeleriyle eğlenirken, yetişkinler kış çayı atölyesinde çay demleyip, nar kabuğundan ekmek, tanelerinden reçel ve meyve suları yapımına kadar birbirinden keyifli doğal ve sağlıklı beslenme atölyelerinin tadını çıkardı. Şile Belediyesi Müzik Okulu öğrencileri verdikleri konser çok ilgi gördü.
 Bu sene 70 yıllık domates tohumu takasının damga vurduğu şenlik ürünlerin neslinin devam ettirebilmesi adına Şile Belediyesi’nin desteğiyle yaşayacak, gelecek nesillere aktarılacak.

Akşam EGD Üyeleriyle bir araya gelen  Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu,  “Yat limanı inşaatımız devam ediyor, önümüzdeki yıl tamamlanacaktır. Katlı otoparkımız da gelecek yıl tamamlanır. Yüzme havuzlarımız yakında bitmek üzeredir. Bin yataklı kongre merkezimi planladık, müteşebbise hazır hale getirdik. Açık hava müzesi ve şile bezi modelleme merkezini de önümüzdeki yıl açacağız. 2017 yılı Şile’nin hasat zamanı olacaktır”  dedi. 2017’de İstanbul’da yapılacak uluslararası Arıcılık kongresinde Şile’nin aktif olacağını belirti.

Başkan Tabakoğlu, Şile bezine coğrafi işareti aldıklarını söylerken, Özellikle yaz sezonunda en çok tercih edilen ve çeşitli nakış, desenler ve işlemelerle oldukça farklı modeller sunan Şile bezi giysilerin ününü dünyaya duyurmak şart olan katma değerli tekstil arayışında önemli bir değerdir. Şile bezi, gerek yerel ekonomiye gerekse ülke ekonomisine de katkı sağlayan değerli paydaşdır.

yilmazparlar@yahoo.com

23 Mayıs 2016 Pazartesi

1.Bakliyat Şenliği ve Sempozyumu düzenlendi-Yılmaz Parlar

1.Bakliyat Şenliği ve Sempozyumu düzenlendi

Reis Gıda Başkanı Mehmet Reis,
“Bakliyatın anavatanı Türkiye’den, 1 milyar Dolar bakliyat ihracatı yapılabilir”

Türkiye’nin önerisiyle, Birleşmiş Milletler (BM) 2016 yılını Uluslararası Bakliyat Yılı ilan etmişti. Bakliyat ile sağlıklı beslenme sağlıklı hayat projesi kapsamında “1.Bakliyat Şenliği ve Sempozyumu” 17 Mayıs 2016 tarihinde İTO Cemile Sultan Korusu’nda düzenlendi.
Sempozyumdaki konuşmasında, bakliyatın anavatanının Türkiye olduğunu kaydeden Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, şunları söyledi:
“Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün raporuna göre, mercimek ve nohut üretimi yapılacak dünyadaki 4 ülkeden birisi, Türkiye’dir. Bakliyat üretimine uygun; toprak yapısına, yerli tohumlara ve ekim bilgisine sahibiz. Nitekim bakliyat üretimi için verilen 0.20tl/kg pirim desteğinin 0.40 tl/kg’a çıkarılması, mazot ve gübre desteğinin arttırılması, verimi yüksek sertifikalı yerli  tohumlarla üretimin yapılması, genç nüfusun tarımda çalışmaya teşvik edilmesi, üretimin planlanması gibi çalışmaları yapmaya devam edersek, 2023 yılına kadar bakliyat ürünlerinde, 1 milyar Dolar ihracat rakamına ulaşabiliriz” dedi.

Ekonomiktir, açlığa çaredir, tok tutar, artımlıdır, toprağı besler

Reis Gıda tarafından; Nielsen Türkiye’ye 12 ilde yaptırılan ve Nisan 2016’da tamamlanan “Beslenme ve Kuru Gıda Tüketim Alışkanlıkları & Marka Sağlığı Araştırması” raporuna değinen Mehmet Reis, konuşmasına söyle devam etti:
“Araştırmada, hanesinde alışveriş kararından ve yemek yapmaktan tamamen veya kısmen sorumlu 20-65 yaş arası 1024 kadına; ‘Birleşmiş Milletler 2016’yı neden Uluslararası Bakliyat Yılı seçmiştir’ sorusu soruldu. Kadınların, %57’si bakliyatın ekonomik bir ürün olduğunu; %49’u bakliyatın açlığa çare olduğunu; %47’si bakliyatın tok tuttuğunu; %38’i bakliyatın artımlı olduğunu; %19’u bakliyatın toprağı beslediğini belirtti.”
Bitkisel protein kaynağı olan bakliyatın uzmanlar tarafından sık sık gündeme  getirildiğini anlatan Mehmet Reis, “Uzmanlar; yüksek protein oranına ve tokluk süresini uzatan en iyi lif kaynaklarına sahip olan, bağışıklık sistemini güçlendiren, artımlı olması nedeniyle daha ekonomik ve doyurucu bir yiyecek olan baklagillerin; açlıkla mücadele, hastalıkların önlenmesi ve obezitenin engellenmesi için önemli bir gıda maddesi olduğunu ifade etmektedir” diye konuştu.

Küresel Gıda krizine karşı, “bakliyat” çaredir

İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen, PAKDER’in önderliğinde, İTÜ ve YTÜ Gıda Mühendisliği bölümlerinin ortaklığında yürütülen Bakliyat ile sağlıklı beslenme sağlıklı hayat sempozyumuna; Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, PAKDER Yönetim Kurulu üyeleri, sektör temsilcileri ve akademisyenler katıldı.
Konuşmasında, dünya gıda sektörünü de değerlendiren Mehmet Reis, şunları açıkladı:
“Birleşmiş Milletler (BM)’nin 2015 yılı raporuna göre, dünyadaki aç insan sayısı 800 milyonu geçmiştir. 2015 yılında 7 milyar 391 milyon olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 9 milyar 100 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Uluslararası kuruluşlar, açlık tehlikesinin ne denli büyük bir tehdit olduğunu ve olmaya devam edeceğini her platformda vurgulayarak, önlem alınmasına ve çözüm üretilmesine dikkat çekmektedir. Nitekim önlem alınmadığı takdirde gelecek yıllarda, çeşitli gıda ürünlerinin eksikliğinden ve hızla artan gıda fiyatlarından, bugünden daha fazla ve çaresizlik içinde bahsedeceğiz. ‘Küresel gıda krizi’ yaşanabileceği endişelerinin olduğu bir ortamda, her ülkenin kendi iç tüketimini karşılayacak ve gıda üretimini kalıcı bir şekilde arttıracak şekilde önlemlerini alması zaruridir. Gıda da yaşanacak bir kriz, küresel barışı bozan bir güvenlik krizine neden olabilir. Bilindiği üzere 1973 yılında ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, “Petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin” demiştir. Bu sözleri çok manidar olup, tarımın ve gıdanın stratejik önemini gözler önüne sermektedir. Bu çerçevede, hiçbir ülke beslenmek gibi yaşamsal bir konuyu ‘-nasıl olsa ithal ederim’ diyerek, başka bir ülkeye ihale edemez. Her ülkenin, kendi topraklarında iç tüketimini karşılayacak kadar tarım üretimini yapması zorunludur. Küresel gıda krizine karşı, bakliyat etkin çarelerden birisidir” dedi.

Sürdürülebilir Tarım stratejisi oluşturulmalıdır

Sürdürülebilir Tarım için tavsiyede bulunan Mehmet Reis, şunları kaydetti:
“Verimli topraklarımızı tarım dışı alanlarda kullanmamalıyız, genç nüfusu tarımda çalışmaya teşvik etmeliyiz, yerli tohumlarla üretim yaparken bilinçli ilaçlamaya dikkat etmeliyiz. Özetle, sürdürülebilir tarım stratejisini oluşturmalıyız. Kızılderili Atasözünde söylendiği gibi  ‘Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, ben buna son arı öldüğünde bölümünü de ekliyorum, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak’ sözünü daima hatırlamalıyız. Mahatma Gandi “Dünya, herkesi doyuracak kadar kaynağa sahiptir. Ama herkesin açgözlülüğünü doyuracak kadarına değil” demiştir; başka bir ifade de “Dünya herkesin ihtiyacına yetecek kadarını sağlar, fakat herkesin hırsına yetecek kadarını değil” sözleri milyonlarca insanın neden aç kaldığını ve hastalıklara yakalandığını gözler önüne sermektedir. İnsanların yaşamak için yeterli gıdayı almaları ve bu gıdaların sağlık yönünden güvenli olması insan haklarının esasını oluşturmaktadır” diye konuştu.

Obezite hastalıktır, sağlık ve kilo problemidir

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tahminlerine göre, 1 milyar 900 milyon insan aşırı kilolu, bunların üçte biri obez olduğu ifade ediliyor. Yemek kültürünün değişimi, fast food adı verilen atıştırmalık yemek tarzı ve çalışma koşullarının getirdiği hareketsizlik obeziteye davetiye çıkarmaktadır. Obezite başta diyabet olmak üzere, pek çok hastalığın ana nedenidir. Bilim insanları tarafından katkı maddesi içeren gıdaların, çocuklarda vitamin eksikliği, kansızlık, obezite ve zeka düşüklüğüne neden olduğu ifade edilmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de, obezite toplum sağlığını tehdit eden rakamlara ulaşmıştır. Uzmanların açıklamalarına göre; erkeklerin %25’i, kadınlarında %34’ü obezdir. Ne üzücüdür ki, çocuklarda obezite oranı, %20’i geçerek ciddi bir rakama ulaşmıştır.
Sağlıklı bir toplum için 7 yıldır obeziteye karşı mücadelesini her platformda sürdüren Reis Gıda, toplumun dikkatini çekebilmek için ‘Geleneksel Lezzetler Sağlıklı Nesiller’, ‘Abur Cubur Olacağı Budur’, ‘Abur Cubura Karnımız Tok’ ve ‘Ev Yemeği Sofrada Hesap Ortada’ kampanyalarını düzenledi. 2015 yılında başlayan ‘Ev Yemeği Sofrada Hesap Ortada’ kampanyası 2016 yılında da devam ediyor. Reis Gıda, Kasım 2015-Nisan 2016 tarihleri arasında Nielsen Türkiye’ye “Beslenme ve Kuru Gıda Tüketim Alışkanlıkları & Marka Sağlığı Araştırması” yaptırdı. Görüşülen kadınlara obeziteyi nasıl tanımladıkları sorulduğunda, %59’u obezitenin bir hastalık olduğunu, %45’i sağlık problemi, %41’i kilo problemi olduğunu belirtti. Obeziteye neden olan faktörler arasında, ilk sırada %65’le hareketsizlik/spor yapmamak ifade edilirken, bunu %62’le yağlı gıdalar ve %57’le fast-food tüketmek takip etti. Kendini kilolu gören kadınların %37’si kilo vermeye çalıştığını belirtti. Kilo vermeye çalışan kadınların, en çok kullandıkları yöntem porsiyonları küçültmek olmaktadır. Metropolde yaşayan kadınlar, kilo vermek için daha çok bakliyat ürünleri tükettiğini açıklamaktadır.

yilmazparlar@yahoo.com