8 Ağustos 2021 Pazar

Ayıplı şirketlerin yeni taktiği “yeşil badana” mı?-Yılmaz Parlar

  Ayıplı şirketlerin yeni taktiği “yeşil badana” mı?

Pandemi süreci ile birlikte Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) başlattığı toplantılar, konularında uzman pek çok kişi ve kurumların yoğun ilgi ve desteği ile devam ediyor. Türkiye’de farklı sorunlara yeni bakış açıları kazandırma ve çözüm arayışlarının sürdüğü toplantıların yedincisi olan İzmir’deki Küresel Isınma Kurultayı sırasında ortaya çıkan “yeşil yıkama” kavramı, geçtiğimiz akşam Türkiye’nin en önde gelen uzman isimlerinden biri olan Dr. Uygar Özesmi’nin verdiği seminerde detaylarıyla irdelendi. Yoğun bir katılımın olduğu seminer, izleyenlerden gelen sorularla geç saatlere kadar devam etti


EGD Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde “Sistemik Bakış: Orman Yangınları, İklim Krizi ve Yeşil Yıkama” başlığıyla Dr. Uygar Özesmi tarafından verilen seminerde, özellikle yeşil ekonomi konusunda atılan kimi adımların, sergilenen bazı faaliyetlerin sahte ve toplumu yanıltıcı olduğu vurgulandı.

Türkiye’de sertifikalı sürdürülebilir orman alanları yalnızca yüzde 28

Sistematik bakış açısıyla Türkiye’deki orman koruma alanları ve yanan ormanlar konusuna değinerek seminere başlayan Dr. Uygar Özesmi, Orman Sürdürülebilirlik Konseyi’nin Sertifikalandırma Sistemine bakıldığında 2012-2020 yılları arasında Türkiye’deki sertifikalı orman alanlarının her yıl arttığını ancak toplam orman işletmelerinin sadece yüzde 28’sinin bu sertifikayı almaya hak kazandığını belirtti.  Bu verinin aslında ürkütücü olduğunu ifade eden Dr. Özesimi, geriye kalan yüzde 72’lik alanların sürdürülebilir işletilmediği anlamına geldiğine dikkat çekti. 

Ormanlara sadece kesimlik kütük olarak bakmak yanlış

Dr. Özesmi, uydu görüntülerinden tespit yapan Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemine göre 2021’de 120 hektarlık bir alanın yandığını belirtti.  Bu alandaki yok olan ağaç varlığının bugünkü net değerle 2 milyar TL civarında olduğunu ve buraları söndürme ve ormanlaştırma maliyetinin ise 3,5 milyar TL olacağını tahmin ettiğini söyledi. Ancak buradaki TL değerleriyle ormanlara sadece kesimlik kütük olarak bakmanın yanlış olduğunu, çünkü biyolojik çeşitliliğin de korunması gerektiğini dile getirdi. Ne yazık ki biyolojk çeşitlilik açısından Türkiye’de sadece 46 koruma alanından oluşan 408 bin 500 hektar alan olduğunu bunun yanan alanın sadece 3,4 katı olduğu düşünülürse korunan alanları tüm orman alanının %30’una çıkartmak gerektiğini ifade etti.

Kalitesiz linyit kömürü çıkartmak üzere İkizköy’de ormanların kesilmek istendiğini, kömürün termik santrallerde yakılması ile ortaya çıkan karbonun sera etkisini tetiklediğini, bu negatif döngüsel sürecin sonunda artan iklim krizi ile ortaya çıkan orman yangınlarının yine dönüp gelip o termik santralı tehdit ettiğini gösterdi. Bu örnekten yola çıkarak sürecin iklim değişikliğine, iklim değişikliğinin de afetlere neden olduğunu veriler ve grafiklerle anlattı. 




Ayıplı şirketler, şimdi de “Yeşil Badana” ile aldatıyor

İklim Değişikliği ile mücadele konusunda şirketlere ve bireyleri temsil eden STK’lara artık daha büyük sorumluluklar düştüğüne dikkat çeken Dr. Özesmi, bu konuda yeterince toplumsal bir bilinç oluşmadığını verdiği bir örnekle açıkladı. Türkiye’deki son yangınlarda öne çıkan bir sanatçımızın kurduğu çok değerli bir derneğin dünyanın büyük ve iklim değişikliğine neden olan ayıplı fosil yakıt şirketlerinden biriyle “ahbap” ilişkisi içine girip maddi desteği kabul etmesinin tam da bu şirketlerin “Yeşil Badana”sına denk düştüğünü ifade etti. Bu nedenle, afetler ve orman yangınlarının başlıca nedenlerden biri olan İklim Değişikliği sorununun temelindeki iş modellerinin ekolojik ve sosyal faydası ile sağlık gibi toplumsal zararları hakkında herkesi bilinçli olmaya davet etti. Yeşil Yıkama’yı önlemek için özellikle bilim insanları, ekonomistler ve gazetecilerin sorgulayıcı ve bilinçli olması gerektiğinin altını kalınca çizdi. Dr. Özesmi’ye göre “Yeşil Badana”yı önlemenin yolu, şirketlerin üretim süreçlerinin denetlenebilir ve şeffaf hale gelmesinden, üretimlerinin insana ve doğaya ne fayda sağladığının ölçümlenebilir olmasından geçiyor. Ancak böylelikle, iklim değişikliğine neden olan şirketlerin toplumu aldatma yönünde artık “yeşil yıkama” ya da “yeşil aklama” yapamaz hale gelmeleri sağlanabiliyor.  

Yeni ekonomik sistemde şirketler de aktivist olmak zorunda

Dünyada artan çevre duyarlılığı, “İklim Değişikliği” ile mücadele ve “Sürdürülebilir Kalkınma” ilkeleri ile şekillenen yeni ekonomik düzende artık şirketlerin de bir aktivist gibi davranmak zorunda olduğuna vurgu yapan Dr. Uygar Özesmi, dönüşen sürecin şirketler için bir fırsat olduğuna dikkat çekti. Amerika Birleşik Devletleri’nde 2020 araştırmalarında Moderna ve Pfizer’ın dahi önünde en itibarlı şirket olarak “Patagonia” giyim ve spor malzemeleri şirketinin çıktığını, bunun nedeninin de aktivist bir şirket olmasında, müşterilerini çevre hareketi bağlamında örgütlemesinden kaynaklandığını söyledi.  Şirket ayrıca sivil toplum kuruluşlarına destek olurken, yeni döngüsel ekonomik sisteme uyumlanma ve ekolojik inovasyon konusunda başarılı olduklarını söyledi.. 




Artık tüketim değil doğayla dost “türetim” ekonomisi dönemi 

İklim Değişikliği ile mücadele sürecinde insanların doğayla uyumlu ve barış içinde oldukları bir gelecek için çalıştıklarını dile getiren Dr. Özesmi, dünyada artık ayıpsız mal ve hizmet üreten şirketlerin olduğu bu yeni bir iş modelinin giderek yaygınlaşacağına dikkat çekti. 

Türkiye’den çıkan ve Dünya’ya yayılan bir Good4Trust “iyiliğe güven” topluluğu oluşturduklarını açıklayan Dr. Uygar Özesmi, artık tüketim değil “Türetim Ekonomisi” kavramı ile ekolojik ve sosyal açıdan adil üretim ve hizmetlerin oluşturduğu, iyilik ve güvene dayalı bir ekosistemin geliştiğini belirtti. Özesmi’nin verdiği bilgiye göre Good4Trust’ta niyet belgesini imzalayan ve üretim süreçlerini beyan ederek yedi üyeden oluşan seçici konsey tarafından onaylanan 344 üretici işletme faaliyet gösteriyor ve yaklaşık 20 bin kişi bu topluluğa üye.

yilmazparlar@yahoo.com

10 Kasım 2020 Salı

Arıcılık ve Arı Ürünleri” Sempozyumu

 Arıcılık ve Arı Ürünleri” Sempozyumu

Pandemi Döneminde Popülaritesi Artan Arı Ürünleri 18 Kasım’da Konuşulacak!

Güvenilir Ürün Platformu ve Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Tarafından Organize Edilen Sempozyumda Arı Ürünleri Üreticileri, Akademisyenler, Bakanlık Temsilcileri ve Sektör Paydaşları Bir araya Gelecek.

Arı ürünlerinin kalite ve standardizasyonu, Türkiye’de ve dünyada arı ürünlerinde kodeks çalışmaları, sürdürülebilir arı ürünleri üretimi için yapılması gerekenler, Anadolu ürünlerinin farkı ve güncel çalışmalar, Tarım Bakanlığı’nın arıcılık ile ilgili çalışmaları ve arıcılara verilen destekler, sözleşmeli arıcılık, arı ürünlerinin sağlık beyanları ve daha birçok önemli konunun konuşulacağı sempozyum Türkiye’de bu konuda yapılan en geniş kapsamlı online etkinlik olacak. 18 Kasım’da tam gün olarak planlanan etkinlik “Kovandan Sofraya Arıcılık ve Arı Ürünleri” Sempozyumu başlığı ile gerçekleştirilecek.

Etkinlikte, özellikle son dönemde bağışıklık sistemine katkısı ile öne çıkan propolis, arı sütü, polen ve ham bal gibi arı ürünleri detaylı olarak ele alınacak.

Bağışıklığın güçlendirilmesinde önemli yer tutan arı ürünlerinde, dünya genelinde talep artarken, endemik çeşitliliğin yüksek olduğu ülkemizde de üretim her geçen gün artıyor. Başta Anadolu Propolisi olmak üzere yoğun ilgi gören arı ürünlerini dünyaya tanıtmak ve doğru bilinen yanlışları masaya yatırmak için yola çıkan STK’lar Türkiye’nin ilk online arı ürünleri sempozyumuna hazırlanıyor.

Sağlıklı beslenme ve tamamlayıcı tıp alanında yüz yıllardır kullanılan arı ürünlerinin önemi her geçen gün artarken, Dünya’nın 2. büyük arıcılık ülkesi olan Türkiye’de, arı ürünlerinin üretiminin ve ihracatının arttırılması için yapılması gerekenler de bu toplantıda konuşulacak.

BEE’O Propolis tarafından desteklenen, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) ve Güvenilir Ürün Platformu tarafından düzenlenecek sempozyumda konunun uzmanları, dünyadaki gelişmelerden sözleşmeli arıcılığa, arı ürünleri standardından Anadolu arı ürünlerinin farkına kadar birçok konuyu masaya yatıracaklar.

4 bin’e yakını endemik olmak üzere toplam 10 bin’den fazla doğal bitki çeşidi ile Propolis ve diğer arı ürünleri üretiminde dünya lideri olma yolunda ilerleyen ülkemizde webinar şeklinde ilk kez düzenlenecek olan “Kovandan Sofraya Arıcılık ve Arı Ürünleri” sempozyumu online olarak tam gün sürecek. 

Katılmak için kayıt olmak zorunlu. Kayıt için guvenilirurunplatformu@gmail.com mail adresine mail atabilir  


yilmazparlar@yahoo.com


29 Ekim 2020 Perşembe

EGD-Tunç Soner Toplantısı

 


 EGD-Tunç Soner ile Buluştu   

Ana Başlıklar;

. Tunç Soyer EGD üyelerine yerel kalkınmayı anlattı

 . Yerel kalkınmada dünyadan ilham alan değil ilham veren kent olacağız

 . Saksıda başlayan karakılçık buğdayı projesi bugün bin dönümün üzerine çıktı

. Mandalinayı kuruttuk değer beş altı kat arttı

 İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, ‘Yerel Kalkınma Modeli’ başlıklı online etkinlikte Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri ile buluştu. Yerel kalkınma ile ilgili yaptıkları çalışmaları anlatan Soyer, karakılçık buğdayı ve mandalina ile ilgili yaptıkları çalışmaları da anlattı.

Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’ın açılış konuşması ile başlayan etkinlikte Başkan Tunç Soyer soruları da yanıtladı.


Yaşadığımız pandemi döneminde yerel kalkınmanın daha da öne çıktığı vurgulayan Celal Toprak, “İzmir’de bu konuda somut adımlar atılıyor. Başkan Soyer ile bunları konuşmak istedik. İzmir’de atılan adımları birinci ağızdan dinlemek için buradayız” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yerel kalkınmanın bugüne kadar birbiri arasına duvar örülmüş, şehirlerdeki milyonlarca yurttaş ile alın teriyle ekmeğini kazanan üreticiler arasında bir köprü vazifesi gördüğünü ve bu köprüyü daha da güçlendirmeye devam edeceklerini söyledi. Yerli tohuma sahip çıkmak, üretilen ürünü işlemek ve katma değerini yükseltmek, üreticilerin kooperatif veya birlikler çatısı altında örgütlenmesini sağlamak, ürünleri tüm Türkiye ve dünyaya pazarlamak üzerine kurulu bir tarım stratejisi benimsediklerini vurguladı.

İzmir özelinde yerel kaynaktan bahseden Başkan Tunç Soyer, “İzmir’in tarımsal büyük zenginlikleri ve değerleri var. Turizm anlamında da olağan üstü potansiyelleri var. Biz bu iki değeri ortaya çıkararak gücünü arttırmak ve bir yandan da ortaya çıkacak böyle bir tabloyu dünya ile entegre etmek için bir çalışma yapma ihtiyacı duyuyoruz. Amacımız dünyadan ilham alan ama aynı şekilde dünyaya ilham olan bir kent olmayı planlıyoruz” dedi.



İzmir özelinde yerel dinamik

Tarımla turizmle ilgili birçok şey yaptıklarını vurgulayan Başkan Tunç Soyer, “Hepsinin arka planında en çok kafa yorduğumuz meseleyi söyleyeyim: O da demokrasi. Bugün dünyanın içine düştüğü sorunların büyük bölümü giderek otoriterleşen bir popülist iklimin hâkim olmasından ileri geliyor. Bu, ne yazık ki demokrasinin erdemlerinden, değerlerinden uzaklaşmayı da beraberinde getiriyor. Öyle olunca her koyun kendi bacağından asılıyor” şeklinde konuştu ve şöyle devam etti:

Tarım çalışması 4 ilkeden oluşuyor

“Eskiden tarım sadece tarlada ürün yetiştirmekten ibaretti dolayısı ile sadece ziraat biliminin konusuydu. Günümüzde tarım iletişimle, endüstriyel tasarımla, pazarlamayla ilgili bir sektör. Şunu bilmeliyiz ki ziraat bilimiyle ve toprağı eken insanla ile sınırlı bir şey değil tarım. Bir yandan bilimsel eşitliliği de işin içine katmayı başarmalıyız. Diğer yandan ise sürecin başından itibaren tohumdan ihracata kadar olan sürecin her bir etabının birbiri ile olan bağını ortaya çıkartarak o bağların biçimlenmesini ve arasındaki ilişkinin güçlenmesini sağlayarak sürdürmek zorundayız. Bunun olabilmesi ancak demokrasi ile mümkün.”




Yerelde tohum ve hayvancılık rekabet gücünü arttırıyor

Ülke olarak yerel tohumlara ve yerel hayvancılığın geliştirilmesine çok ihtiyaç olduğunu anlatan Tunç Soyer, coğrafyanın iklimine, genetik kodlarına, geçmişine ve kültürüne çok daha uygun olduğunu ifade etti. Aynı zamanda bunların rekabet gücünü de arttıran imkanlar sunduğunu söyledi.

Kooperatifler ne üretirse alıyoruz

Soyer bu süreçte çok önemli başarılar elde edildiğinin altını çizerek, “Saksıda yetiştirdiğimiz bir avuç karakılçık buğdayı ile başlattığımız süreç bugün bin dönümün üzerinde bir üretime dönüştü. Bugün İzmir’in birçok ilçesinde kara kılçık yetiştiriliyor. Yerel tarımın korunması sahiplenmesi ve desteklenmesi üzerinde durmamız gereken çok önemli bir konu. Küçük üreticinin, aile çiftçisinin üretimine destek olmayı ve böylece başka bir tarımın mümkün olduğunu göstermeyi hedefliyoruz. Küçük üreticiyi desteklemek için çıktığımız yolda bir sembol oluşturduk.  Endüstriyel tarım dışında çiftçiyi yaşatmamız, kooperatiflere sahip çıkmamız gerekiyor. Biz kooperatifleri açık çek verdik. Ne üretirseniz alacağız diye. Yoksa üretim yaptıramayız” dedi ve şu noktaların altını çizdi:

Küçük üreticiyi yaşatmak zorundayız

“Yerel tarımın korunması sahiplenmesi ve desteklenmesi üzerinde durmamız gereken çok önemli bir konu. Ne zaman küçük üretici toprağından hayatını idame ettirecek bir gelir sağlayamıyor o zaman köyden göç başlıyor ve o kadim kültür zayıflıyor ve köklerinden kopmaya başlıyor. Küçük üreticiyi desteklemek zorundayız. Kent dengesini sağlayabilmek ve tüketicinin sağlıklı ve çeşitli ürünlerle buluşması açısından küçük üreticiyi yaşatmak zorundayız. Buda kooperatifçilikten geçiyor. Üreticinin ürününü işlemek mutlaka katma değer bir ürüne dönüştürmeye ihtiyaç duyuluyor. Sonraki süreç ise işlenen ürünün uluslararası alanlarda pazarlanması. Böylelikle üretici kooperatiflerimizin de gücü artacak.”

Tarım politikaları yerelden kalkınmamızın önünü açacak

Dünyanın en büyük tarım ürünü ihracatçısı listesinde Hollanda’nın ikinci sırada olduğunu belirten Başkan Soyer, “İzmir tarihi boyunca Ege Bölgesi ile var olmuş. İzmir’i İzmir yapan şey aslında Ege’dir. Ege, tarih boyunca üzümünü, incirini, her şeyini İzmir üzerinden dünyaya pazarlayabilmiş. Hollanda dünyanın en büyük ikinci tarım ihracatçısı ülke konumunda. Ege Bölgesi Hollanda’dan biraz daha büyük ama Ege Bölgesi gibi bereketli bir coğrafya Hollanda’nın çok daha gerisinde. Bunu hazmedemiyoruz. Ve bunu değiştireceğiz. Kısacası biz bulunduğumuz noktayı hak etmediğimiz için yerel kalkınmaya önem veriyoruz. Bu dört ilke çerçevesinde sürdürdüğümüz tarım politikalarının yerelden kalkınmamızın önünü açacağını düşünüyoruz ve her biriyle ilgili birçok projeyi hayata geçiriyoruz. Tarım konusunda sürdürdüğümüz bu çalışmaları turizm için de yapıyoruz. İzmir’deki turizm aktörlerinin sesini dinliyoruz ve birlikte bir turizm planlaması yapıyoruz” dedi.

Halkın Bakkalını e-ticaret taşıyoruz

Adını ‘Halkın Bakkalı’ koydukları mekânlar açtıklarını da belirten Tunç Soyer.”Bu mekânlarda sadece kooperatiflerimizin ürettiği ürünleri satıyoruz. Türkiye’nin birçok üretici tarımsal kalkınma kooperatifinden ürün geliyor. Artık bu pazarlamayı sanal ortam üzerinden güçlendireceğiz. Bunun yazılımıyla ilgili çalışma tamamlanmak üzere. Önümüzdeki günlerde sadece iç piyasada değil, yurt dışına da ürünlerimizi pazarlayacağız. Burada özellikle ürünün işlenmesiyle elde edilen yeni endüstriyel ürünlerin olmasına gayret ediyoruz. Örneğin biz mandalina kurusu yapmıştık. Bu sayede ürün yaklaşık beş-altı misli değer kazandı. Daha önce bu ürün üreticinin elinde kalıyordu ”dedi.

yilmazparlar@yahoo.com

6 Haziran 2020 Cumartesi

EGD -Perder-Güvenilir Gıda Platformu-Yılmaz parlar

Pandemide Rekor Kolanyanın

Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde gerçekleşen online buluşmada İstanbul Perder Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere “ Tüketici satınalma alışkanlıklarında önemli değişimler var. Özellikle Mart -Nisan arasında evde yemek yapma oranında % 80’e yakın bir artış var. Ayrıca toplam sepet içinde % 40 a yakın gıda, temel ihtiyaç ve temizlik malzemesi alımında artış oldu. Temel gıda ürünlerinde % 50, kişisel bakım ve ev temizlik ürünlerinin satın alınmasında % 40 artış oldu. Kişisel bakım ürünleri içinde ise % 860 artış ile rekor kolonyanın.  Ayrıca mayada  % 430, makarnada %53 lük bir artış oldu.”dedi

Fahiş Fiyatları Engellediler Rafları Boş Bırakmadılar


Pandemi sürecinin başlaması ile tüketim ve satınalma alışkanlıklarındaki değişimler, gözlerin perakende sektörüne çevrilmesine neden oldu.
Güvenilir Ürün Platformu katkılarıyla düzenlenen ‘Perakende Sohbetleri’ toplantısında ekonomi basını  ile bir araya gelen İstanbul  Perder Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere perakende sektörünün güncel durumu ile ilgili soruları yanıtladı.
Ekonomi Gazetecileri Derneği ve Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak moderatörlüğünde gerçekleşen online buluşmada İstanbul Perder Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Güzeldere şunları söyledi.

Perakende Sektörünün Stokları Tam



Pandemi sürecinin başlaması ile özellikle makarna ve kolonya gibi ürünlerin aşırı talebi nedeni birkaç gün piyasada fahiş fiyatlarla karşılaşıldı ancak PERDER olarak çok hızlı davranarak kamuoyuna gerekli bilgilendirmeyi yaptık, fırsatçılara mahal vermeyeceğimizi, stoklarımızın yeterli olduğunu ve paniğe gerek olmadığını ifade ettik.  Bunu da kendimize görev edindik ve süreç boyunca da bu görevimizi doğru bir şekilde yönettik. Ürün tedariğinde de tüm üretici firmalarla istişare de bulunarak vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarını karşılaması için çok özverili bir şekilde çalıştık.


Dünya Sağlık Örgütü Eylül-Ekim ayı gibi iki dalga olabileceğinden bahsediyor bizim pandemi sürecinin en başından itibaren hiçbir zaman stok problemimiz olmadı hiçbir şekilde tüketiciyi mağdur etmedik ve ürünle buluşturduk şu an ve ilerisi içinde stoklarımız tamdır.

Marketlerimizde özellikle hijyene çok dikkat ederek hem çalışanlarımızın hem müşterilerimizin sağlığını maksimum seviyede koruduk ve korumaya devam ediyoruz.  Perakende sektöründede yeni normal diye bir tabir oluştu artık hem çalışanlar, hem işleyiş hem de tüketici için düzenlemeler ve değişiklikler var.

% 860 Artışla Rekor Kolonyanın



2019’un ilk çeyreğinde Türkiye’nin toplam tüketim harcamaları 1 trilyon 61 milyon TL bunun %35 ini perakende harcamaları oluşturuyor. Ayrıca tüm sektörlerin toplam cirosu olan 350 milyar TL içinde perakendenin payı %12. Perakende sektöründe toplam çalışan sayısı 2 milyon 720 bin kişi.

Tüketici satınalma alışkanlıklarında önemli değişimler var. Özellikle Mart -Nisan arasında evde yemek yapma oranında % 80’e yakın bir artış var. Ayrıca toplam sepet içinde %40 a yakın gıda, temel ihtiyaç ve temizlik malzemesi alımında artış oldu. Temel gıda ürünlerinde %50, kişisel bakım ve ev temizlik ürünlerinin satınalınmasında %40 artış oldu. Kişisel bakım ürünleri içinde ise %860 artış ile rekor kolonyanın.  Ayrıca mayada  % 430, makarnada %53 lük bir artış oldu.

25 Milyar Tl Ciro

İstanbul PERDER olarak 41 üyemiz ve markamız var. Toplam 30bin çalışanımız, 1716 satış noktamız ve 1 milyon metrekarelik satış alanımız ile halkımıza hizmet ediyoruz. Cirosal büyüklüğümüz ise 25 Milyar TL.


Yeni Alışverişçi Ve Yeni Perakendeci

Yeni alışverişçi ve yeni perakendeci diye iki ayrı kavram gelişti. Yeni alışverişçi daha bilinçli, evinde daha fazla zaman geçiren ve hayatın kıymetini bilen ayrıca hijyen odaklı ve bilinçli beslenen kişi . Yeni perakendeci ise hijyen konusunda çok daha hassas, müşterilerinin ihtiyaçlarını maksimum önlemlerle karşılayan, tüketim alışkanlıklarına ayak uyduran ve kendini uzmanlaşarak geliştiren kişi ve sistemler. Yeni tüketici gerçekten eskiye göre daha bilinçli bunu açık ürünlere olan talebin düşmesinden söyleyebilirim.


Fiyatı en çok artan ürünler sarımsak, zencefil , kağıt grubu ürünler ile kolonya. Bunlar haricinde yüksek oranda artış olan bir ürün olmadığını söyleyebilirim. Satış yöntemlerinde online alışveriş’e kayma var  online satışlar 5 kat arttı.

Alışkanlıkların Değişmesi Sepet Ortalamalarını Arttırdı


2019’un Mart ayına göre %50 ye yakın ciro artışımız oldu. Genel sepet ortalaması 30-35 TL bandında giderken 60-65 TL ortalamasına geldi. Ancak bu artış fiyat artışlarından ziyade satınalma alışkanlıklarındaki değişimlerden. Ev halkından 2-3 kişi alışverişi birden fazla noktadan yaparken şimdi tek kişi tek noktadan hızlıca alışverişini yapıp çıkıyor. Ayrıca alınan ürün adedi arttı.


Yanlış Haberler Sektörü Yaralıyor

Tarlada 1 lira markette 7 lira gibi söylemlerle marketler zan altında bırakılıyor. Çok kar etmek ya da çok fahiş fiyatlarla ürün satmak gibi asılsız söylemler sektörümüze zarar veriyor. Her ürünün çeşidi ve kalitesi  ayrı. Tarlada 1 TL olan salçalık domates ile çeri domates arasında hem kalite hem fiyat farkı var. Perakendeci fiyatı belirleyen merci değildir, perakendeci karını koyarak alıp satandır. Fahiş oranlarda kar koyan ne sektörde ne pazarda barınabilir ayrıca tüketicide talep etmez.

Tarım Bakanlığının Uygulamalarını Önemsiyoruz


Taklit tağşiş listeleri açıklanır açıklanmaz hemen üyelerimize bilgi gönderiyor ve gerekli kontrollerin yapılması konusunda ikaz ediyoruz.  Bu konu bizim için çok önemli Tarım Bakanlığı’nın bu uygulamalarını çok önemsiyor ve destekliyoruz.

yilmazparlar@yahoo.com

1 Mart 2020 Pazar

Antalya Enerji Bayramı-Yılmaz parlar

Antalya Enerji Bayramı

27-29 Şubat 2020 tarihleri arasında ANFAŞ Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen, ENEREX Antalya Enerji Verimliliği ve Dönüşümü Fuarında , ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı yaptığı konuşmasında Antalya’da yapılan ilk Enerex Enerji fuarı ve zirvesi için; Antalya’nın Enerji bayramı olduğunu, kenti Uluslar arası düzeyde enerji verimliliği üssü konumuna taşıyacağını söyledi.




Fuar, 27 Şubat 2020 Perşembe günü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlere saygı duruşu sonrası İstiklal marşıyla başladı.


Açılışda, Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği Yönetim Kurulu (EYODER) Üyesi Tevfik Sporcu, Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Yönetim Kurulu Başkanı Ülkay Atmaca , Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Bahar, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Antalya Valisi Münir Karaloğlu protokol konuşması yaptılar.





ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı, yaptığı ve yapacağı enerji fuarlarla, yenilenebilir enerji kaynaklı yerli enerji üretiminin yapılmasına ilham veren, Antalya’nın enerji verimliliğinin sağlanmasına öncülük eden konumunda kenti enerji verimliliği üssü taşıyacağının altını kalın çizdi. 10 Binden fazla yerli yabancı ziyaretci geleceğini umduğunu katılımcı firmaların 150 dan fazla markalarını tanıtma fırsatı yakaldıklarını söyledi.

Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği (EYODER) Yönetim Kurulu Üyesi Tevfik Sporcu, otel giderlerin başını enerji çekdiğini fuar özelliği gereği enerjide verimlilik yaratmaya yönelik konseptiyle çok yerinde olmasını dile getirdi.




POYD Yönetim Kurulu Başkanı Ülkay Atmaca  enerji maliyetlerinin düşürülmesi için, tüm turizm sektörü profesyonellerinin, ENEREX Enerji fuara gelmelerin şart olduğunu söyledi.

BAİB Yönetim Kurulu Başkanı Hakkı Bahar, yeni trendlerden biri olan enerjinin tedariği, dağıtımı, depolanması, iyi planlanması, yönetilmesine dikkat çekdi.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya’nın turizm kenti olduğu kadar, aynı endüstriye paralel gıda endüstride kullanılan enerjinin temiz olması bu konuda top yekün müşterek hareket edilmesinin önemini vurguladı. Yaptıkları atıklardan sağlanan enerjileri örnekledi. ÇED Çevresel etkilerin değerlendirilmesi açısından analiz edilmesinin gereğini açıkladı. Bu anlamda yararlı bir fuar olduğunu dile getirdi.





Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Geçmiş yıllarda Başbakanlıkda ki görevi esnasında rüzgar ve güneş enerjilerin yapımın yasak olduğu dönemlerden sonra 2003 yılından itibaren ruhsatlar verildiğini açıkladı.


HES’lerde çok iyi olan ülkemin  GES ve RES konusunda da çok mesafe kat ettiğini,  değerlendirilmemiş çok fazla kaynağımızın  olduğunu, ENEREX Antalya fuarını,önemli ve değerli bulduğunu ifade etdi.


Kurdele kesimiyle fuar alanı ziyaret edildi. Firma yetkililerinden bilgi alındı. Başkanlığını Celal Torak’ın yaptığı Ekonomi Gazeteciler Derneği EGD gazetecileride fuara destek vererek, Başkan Celal Toprak’ın önderliğinde fuar alanını gezdiler. Röportajlar gerçekleştirdiler.


yilmazparlar@yahoo.com


23 Şubat 2020 Pazar

Astrolojide Türkiye Ekonomisi-Yılmaz Parlar


Astrolojide Türkiye Ekonomisi
Astroloji bir dildir. Bu dili anlarsanız, gökyüzü sizinle konuşur. Hava raporu gibidir; gelecekte hangi koşullarla karşılaşacağınızı anlatır. Hava durumu uzmanı muhtemelen yağmur yağacağını söylüyorsa, bir şemsiye alırsınız. Bu tavsiyeye uyarsanız ıslanmazsınız.

Genç yetenek ünlü astrolog Bilge Ak’dan farklı astroloji. Tıpta doktorun kişiliği, sağlık başarısının ana anahtarı olduğu gibi, astrolojide astrologun kişiliği de başarının ana anahtarıdır. Astrolog doğru olmalı.



Yurtiçi yurdışı ekonomi üniversitelerden mezuniyeti ve yüksek lisansları olan Bilge Ak  ekonomist olarak iş hayatına girdi. Ancak astronomiye derin tutkusundan dolayı noktaladı.

Ekonomi eğitimleri sürecinde aynı paralellikde en ünlü astroloji duayenlerden eğitimini aldıkdan ve uzun süre araştırma deneyimlemelerden sonra astrolog olarak varlık göstermektedir.
Derin ve yıllarının çok ötesinde bilgeliğiyle, tüm vizyon sahibi girişimcilere yönelik yol haritasını çiziyor, eğitimler veriyor.
Çalışmalarına güçlü bir lazer keskinliğiyle analiz ve derin maneviyat karışımı getiriyor Liderlik, rehberlik ve motive etmeyle birlikde akıl hocalığı yeteneği, işletme sahiplerinin yararlanabilecekleri nadir bir armağan olarak görüyorlar genç yetenek ünlü astrolog Bilge Ak’ı.
Benim astronomi haritama bakdıkdan sonra Dünya ve Türkiye ekonomisi hakkında söyledikleri son derece şaşırtıcı. Ancak tüm tarihleriyle olabilecekleri söylediklerini yazmam açıklamam doğru olmaz. Fakat bende kayıtlı.
Özet olarak; “Satürn ve Plüton kavuşumu, 2020’ye damgasını vuracak. Dünya, Türkiye ve bireysel olarak hepimiz büyük değişim ve dönüşümlere hazır olmalıyız.Yeni bir ekonomik düzen oluşacak ve bunun oluşabilmesi için belki de mevcut ekonomik sistemin çökmesi gerekiyor.”şeklinde tablo çizdi. Ayrıca dünya siyasetinde olacakları ve afetler hakkında söyledikleri de bende saklı.

Astroloji, gizli bir bilim olarak, bir yandan, sezgi, deneyim, geniş - derin bir sembolizm anlayışı ve onu belirli durumların analizinde kullanma yeteneğini içerir. Öte yandan, bir bilim olan astroloji, genel bilimsel yöntemleri kullanır ve hayal gücünün ne kadar zengin olduğuna bakılmaksızın, herkesin bir sonuca ulaşmasını mümkün kılar.


Astrolojik tahmin bilimsel bir tahmindir. Sonuçta, bilimsel bir tahmin, önerilen hipotezin veya kabul edilen teorinin mantıksal bir sonucudur. Bir anlamda, profesyonel astrolojik çalışma, zamanının bilimsel başarılarının seviyesine ve seçtiği mesleğin yeteneklerine dayanarak, bir teşhis uzmanının çalışmasından farklı değildir, ancak süper güçler ve sihir üzerine değil.

Uzun zamandan beri bir gazeteciyim, iç dünyamla oldukça temas halindeydim, astrolojiye olan güçlü hakimiyeti ve temeli pragmatizmi nedeniyle Bilge Ak ile çalışmaya ilgi duydum. İç dünyamı daha önce hiç yaşamadığım şekilde haritalamaya yardımcı olan bir süreç olsa da bana Bilge Ak rehberlik etti. İşimde bazı bölümlerin neden durduğu konusunda netliğe ihtiyaç duyduğum bir yerdeydim ve aşikar olanın ötesinde nedenler arıyordum. işimde dört elementin nasıl oynandığını ve büyümemi destekleyecek şekilde nasıl bir araya getirebileceğimi görmeme yardımcı oldu. Bu çerçeve çok  faydalı oldu.

Kadınsı sezgisel enerjisiyle birleşen zekası, bilgeliği, benzersiz ifadesiyle, Bilge Ak hayatlarında rehberliğe ihtiyaç duyanlar için adeta gizli bir silah niteliğinde, modern araştırmalarla eski uygulamaları birleştiren modern bir bilge kadındır.


Doğum haritanızla derinden bağlantı kurar ve göreviniz hakkında netleşmenizi sağlar. Eğer işinizde bir atılım, hayatınızda bir şeylerin nasıl olduğu ve gerçekten görülmesi, duyulması ve desteklenmesi konusunda bir anlayış arıyorsanız, Astrolog Bilge Ak başarının hayatınızı denge, sağlık ve amaçlarla yaşamak olduğunu anlayan bir sıradanların ötesinde görmenizi sağlayabilir.


Astrolog Bilge Ak, son derece pragmatik ve girişimcilerin işlerinin kalıplarını - gelişmelerini anlamalarına yardımcı olmak, haritasında var olan olumsuzlukları iyileştirme konusunda yeteneklidir.


İnsanın en doğasını keşfetmesi ve ışık yasasına göre onu bilincini yerine getirebilmesi gibi sadece gerçeğe işaret eden bir parmak olan astorlojinin faydalı işlevini yapar.


yilmazparlar@yahoo.com


20 Ocak 2020 Pazartesi

Anfaş’da Göze Çarpan Standlar-Yılmaz Parlar

Anfaş’da Göze Çarpan Standlar

15-18 Ocak 2020 tarihleri arasında Antalya Expo Center’da düzenlenen 31. Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas ve 27.Food Product Fuar ANFAŞ’ta yerini alan firmalardan göze çarpan bazı standlar




TRAGGER Yeni Nesil Hizmet Aracı standında Design Turkey Endüstriyel Tasarım Ödülleri’nde ‘İyi Tasarım Ödülü’nü almaya hak kazanan ve Transfer Serisinde yer alan T-Car ile birlikte, geçtiğimiz sene aynı ödüle hak kazanan Pro Serisi ürünlerinden QD modeli de bulunuyor.




2019 yılının başında, tatlı konseptine yeni bir soluk getirmek için yola çıkan kadın girişimci Dolunay Kışlalı Edis ve ortakları tarafından kurulan Takamia, Innovatif ekipmanlar ile yerli hammaddeleri birleştirerek katkısız ve saf çikolatadan Çikolata döner, Burger waffle ve krep ile sektöre  lezzetli yeni bir alternatif sunuyor. Nil Kışlalı Edis’den aldığımız bilgiye göre, İlk şubesini Sabiha Gökçen Havaalanı’nda açan Takamia, 2020’de hem yerel ağını genişletmeyi hem de Kosova şubesini faaliyete geçirmeyi planlıyor.




Geniş alanda ürünleri sergileyen Öztiryakiler Yönetim Kurul Başkanı ve TİM Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki, uygun şartlarda üretim yapmanın yolunun da uygun ekipmanlara sahip olmaktan geçtiğini vurgularken güvenilir ürün veya standart ürünün Türkiye’nin en önemli meselelerinin başında geldiğini Dünyanın her köşesine her ürünü satabilmek için belli standartlara ve belgelere sahip olmak gerektiğini, ancak her alanda yerli malı kullanılmasının şart olduğunun belirtirken son derece kaliteli ürünlerin tüm dünyada ilgi gördüğünü söyledi.



Akıllı fabrikalar için akıllı çözümler üreten İzmir Kökenli Alp Mühendislik tarafından tasarlanan ve üretilen ‘Robot Barmen’ fuarda öne çıkan yenilikçi ürünlerin başında gelenlerden biriydi. Robot barmen 40 adet farklı içecekten 35 farklı kokteyl hazırlayabiliyor ve sunuyor. Sadece bilgisyardan seçien, açıklamalı bilgi içeren içeceği müşteri tıklıyor.




Ankara’lı Firma “İşbir Yatak” üretdiği yuvarlak yataklar ile ABD Hotel ekipman alıcılarının en çok ilgisini  dikkatini çekdi.






Başkanlığını Zeki Açıköz’ün yaptığı, Türkiye Aşçılar Federasyonu TAFED) standlarında uygulamalı etkinlikler yarışmalar çok yoğun ziyaretcisi olan standlardı. 




Aşçılarımızın temel amaçları yerli ürün kullanımını kitleselleştirmek daha fazla insanla buluşturmak. 




Aşçıların, göze ve mideye hitab eden lezzetli yöresel yerli yemeklerin yanı sıra sanatsal çalışmaları çok ilgi gördü.






Fuar kapsamında çok beğendiğimiz unutulmaya yüz tutan kültürel mirasımız Hereke ipek halıları görme fırsatımız oldu. Katılımcıların Kaldığı Lara Club Sera Hotelde Depremden sonra küçük yaşda Hereke’den Burdur’a gelen, İpek halı örme eğitimini alan Hereke’li Zanatkar Hülya Nergis’in hotel sahibine ördüğü halı muhteşem.15 ayda günde 8 saatlik bir çalışma ile bir metre karesi örülebilen katma değerli halıyı yaşatmak zorunluluğumuz olmalı. Buda Fuar standlarından biri olarak algılanmalı. 


yilmazparlar@yahoo.com