14 Ekim 2023 Cumartesi

İTO 2023 Ekim Ayı Meclis Toplantısı-Yılmaz Parlar

  İTO 2023 Ekim Ayı Meclis Toplantısı

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Ekim ayı meclis toplantısını 12 Ekim 2023 Perşembe günü gerçekleştirdi. Bayraklı, çoşkulu, İstiklal Marşının gür sesle okunarak başladığı Cumhuriyet Özel Oturumda, Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle özel kutlama etkinliklerini açıkladı.




İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İTO’nun 750 binden fazla üyesine seslenerek, “İstanbul iş dünyamızın en büyük meslek örgütü olan İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) üye tüm üretici ve tüccarımızı, en az yıl sonuna kadar fiyatlarını artırmamaya ve imkanı olanları indirim yapmaya davet ediyorum dedi. 


İto Meclis Başkanı Erhan Erken cumhuriyetimizin günümüze kadar olan süreçte ufuk turu attırdı özetle söyledikleri;

22 Ekim'de yönetimimiz iyi bir program düzenledi. Orada da birlikte olacağız. Ve odamıza yakışır bir kutlama yapacağız



Hepinizin bildiği gibi bir dünya savaşından çok yorgun bir şekilde ve büyük kayıplar da çıkaran ülkemiz. Başta Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşların gayretleri ve kahraman milletimizin üstün lider örgütüyle gerçekleşen

sonrası cumhuriyeti ilan ederek ülkemizde çok önemli toplumsal ve kültürel değişimler yaşandı.


Ekonomik anlamda daha çok devlet eliyle ciddi bir kalkınma hamlesine geçildi.

O sıralarda 1920 iktisadi buhranı vardı. Sağlık sonrasında. Ülkeler yeni yeni toparlanıyordu.

Ama Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki dünya dengesi çok sağlıklı olunamadığından bir yandan da hızlı bir

Dünya Savaşı'na doğru gidiş süreci vardı ve bu savaş patladı.


Biz bu savaşın dışında kaldık ama sonrasında bildiğiniz gibi batı ülkeleri, batı grubunda yer aldık.

Bu tercih yurt içindeki neticesi itibariyle de ekonomide şahsi teşebbüslerin öne çıktığı bir görevin başlangıcı oldu. Dış yatırımlar devreye girdi. Türkiye bu dönemde ekonomik, sosyal, askeri tüm başlıklarda, batılı kuruluşlarda yoğun bir temas etmişiz

ve bir karma ekonomi sistemi ortaya çıkıyor bu dönemde.


Bu cumhuriyetin 100 yıllık dönemi içerisinde esasında sert müdahaleler yaşadık. Ülkenin gelişmesi birçok açıdan ciddi bir şekilde bu darbelerle müdahale sonrasında bir yeni anayasada yeni düzenlemeler oldu ve bu sosyal ekonomik yapının değişmesini de beraberinde getirdi.


60 sonrası planlı kalkınma dönemine geçtik. 80  sonrası hem o dönemin şartları, hem dünya konjonktürü, hem de etkisiyle Türkiye dış dünyayı daha fazla açıldı.

Ihracatımız arttı. Sermaye hareketleri itibariyle uyumlu bir yapı ortaya çıktı dünya ile.. Böyle bir süreç devam etti. 90 lı yıllar hepimizin bildiği gibi nispeten sıkıntılı bir dönem olarak tarihte yerini aldı. Yüksek enflasyon, işte sürekli değişen koalisyon hükümetleri,.

Şimdi artık o dönemin belli bir safhasını yaşıyoruz. Burada tabii önemli nokta şu değil. Türkiye etrafındaki geçtiğimiz yüzyıldaki kökenli coğrafyasındaki değişiklikler çevresindeki

Türkiye'yi çok ciddi oranda etkiledi. Bunu birçok örneği var. Son örneğinde tabii bu Arap Baharı'yla birlikte Suriye'deki gelişmeler İran'da ülkemizde beş milyonun üzerinde bir kişiyi misafir etmek zorunda kaldık. Tabii bu ülke açısından önemli yükler getirdi. Yine dışarıdan etkilerle, PKK'nın uzantısı gruplar ülkemizde çok yorucu faaliyetler yaptılar. Bunun problemleri hala çekiyoruz ve devam ediyoruz.


Yine bu arada bir darbe teşebbüsü yaşadık 15 Temmuz'da. Bu da hepimizi üzen bir hale getirdik. Yüz yılında kalkınma çabalarının yanında darbeler, kalkışmalar ekonomik, siyasi istikrarsızlıklar.

Türkiye bugün 85 milyonluk nüfusu dünyanın ilk yirmi ekonomisi arasına giren ekonomik gücü. Yurt dışındaki beş milyonu aşan vatandaşı tüm badirelere rağmen iyi bir şekilde işleyen demokratik yapısıyla önemli bir ülke olarak bölgesinde ve dünyada yer ediyor.


Ayrıca son yıllarda bu savunma sanayideki yatırımlarda da askeri gücünün itibariyle de ciddi bir pozisyona geldik.

Bu tabii Türkiye'nin gücünün artması hem Türk dünyasında hem de gönül coğrafyamızda ciddi bir ümit kaynağı var. Bunu da yurt dışı gezilerimizin hepsinde görüyoruz. Bu ülkelerden Türkiye doğru olan teveccühü, şimdi geçen yüzyılla ilgili bu genel bakıştan sonra, önümüzdeki yüzyıllarda ne tür meseleler var, ne tür hedeflerimiz olmalı? Birkaç noktayla da onların üstünde durmak istiyorum..

Türkiye yeni bir yüzyıla girerken, ekonomisini daha istikrarlı bir yapıya kavuşturmak durumundadır, ki yakinen izliyoruz. Bununla ilgili ciddi çalışmalar var. Milli gelirimiz yaklaşık 10 bin dolarlar civarında. Biraz yukarı çıkıyor. Biraz aşağı iniyor ama

Bunu uzun yüksek bir yere çıkarabilmek lazım. Yani bu orta gelir tuzağı denen yeri aşmak lazım yeni yüzyılda. Bunu aşamazsak ülkemiz için bu sıkıntılı bir hal. Onun için ne yapmak lazım? Sanayide yapısal bir dönüşüm gerçekleştirmek gerekiyor. Bu önemli bir şey

Bu mutluluk hakikaten ciddi bir hedef olmalı. Katma  değeri yüksek üründen imal edilmesi ve ihracatı önemli bir hedef olarak günümüzde duruyor. Bunlar nasıl artar. Ülkemizin bilim, teknoloji, yenilik alanlarında yatırım yapılması lazım

ARGE faaliyetlerinin daha fazla bir şekilde girmesi lazım.


Önemli başlıklardan bir tanesi de Türkiye'nin demokratik ve sivil bir anayasayı yapabilmesi gerekiyor. Bu meclisin de gündeminde. Burada Türkiye'de farklı eğitim unsurlar çeşitli dini akımlar var ama bu yapı için de aynı zamanda zenginlik teşkil ediyor. Bunlar tarih boyunca bir arada yaşadılar. Hepsinin yeniden kuşatan bir anayasal ve sosyal siyasi yapının oluşabilmesi önümüzdeki yüzyılın önemli noktalarından biri


Ülkemiz genç ve dinamik bir nüfusa sahip. Bu da geleceği vatana ümit verici teknolojik gelişmelere yatkın bir giriş grubumuz var. Genç insanlarımı var. Bu çok önemli. Ama bunların eğitimleri çok önemli.

Dinamik, üretken ayrıca kendi tarihi, coğrafyası, kültürüyle barışık nesiller yetişmesi için sürdürülebilir devamlı giden bir eğitim sistemine de ihtiyacımız var.

Çünkü 30 milyon gencimiz şu anda tahsil seviyesinde. 20 milyon kontrol etti. Yaklaşık 10 milyona yakın da yükseköğretimle 200 üzerinde üniversitemiz var. Yapısal olarak kuvvetli bir şey ama içerik olarak bunların

yapısının olması şart. Mevcut iş gücümüzün de mesleki açıdan eğitime önem veriyoruz .80 den sonra özellikle küreselleşmenin artması ve daha iki binlerden sonra dijitalleşmeyle birlikte değişik değişim süreci çok kuvvetli. Yani ülkenin önümüzdeki yüzyılda bu değişim sürecine uygun hareketler yapması lazım, yapmamız lazım. Bunlar da önemli problemlerimizin başında geliyor


Cumhuriyetimizin birinci yüzyılını hatasıyla sevabıyla geride bıraktık. Ve yeni bir yüzyıla gidiyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranla ve bugüne kadar bize ulaştıranlara şükran borçluyuz. 



İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İTO'nun kutlamalarını kapsamlı 7 etkinlik üzerine kurduklarını söyledi. Programa göre, İTO, Cumhuriyet’in 7’den 70’e milletin her ferdinde yaşayan bir bilinç olması amacıyla bir iletişim kampanyası hazırlayacak ve bu kampanyada Cumhuriyet’in iş dünyası için ifade ettiği anlamı dile getirecek. 29 Ekim haftası Oda'nın yayınladığı İstanbul Ticaret Gazetesi '100. Yıl özel sayısı' olarak çıkarılacak. Cumhuriyet’in 100. yılı anısına bir 'prestij yayın' hazırlanacak. 22 Ekim’de ise Cumhuriyet resepsiyonu ve senfoni orkestrası eşliğinde bir konser düzenlenecek. İTO'nun Eminönü'ndeki merkez binasının Boğaziçi’ne bakan cephesinde bir ışık gösterisi yapılacak. Ayrıca en az 12 bin adet Türk Bayrağı ve Türk Bayrağı rozeti yaptırılırken, 100. yıl anısına pul ve hatıra para da bastırılacak.


İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İTO’nun 750 binden fazla üyesine seslenerek, “İstanbul iş dünyamızın en büyük meslek örgütü olan İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) üye tüm üretici ve tüccarımızı, en az yıl sonuna kadar fiyatlarını artırmamaya ve imkanı olanları indirim yapmaya davet ediyorum.


Yaptığı yazılı açıklamada, piyasalarda özellikle otomotiv ve emlakta rutin, normal yürüyen bir piyasaya ve makul fiyatlara geri dönülmeye başlandığını kaydetti.


Avdagiç, “Olağanüstü bir dönem geçirdik ve şimdi Ticaret Bakanlığı’nın aldığı tedbirlerle fiyatlardaki spekülatif süreç normale dönme  işaretleri veriyor..


Bazı sektörlerin belirli ürünlerde fiyat artışları yapılmayacağına dair açıklamaları memnuniyet verici, bu indirimleri, tüm sektörlere ve ürünlere yaymalıyız


Ülke olarak enflasyonla mücadelede kritik bir viraja geldik. Rasyonelleşme politikası kapsamında uygulanan politikaların etkileri görülmeye başlandı. Bu virajı birlikte hareket ederek aşacağız.


Yüksek enflasyonun birikimli sonuçlarının ne ölçüde ağır bir fatura çıkardığını hiç unutmamalıyız. Bu yolda beklentilerin bozulmasına izin veremeyiz. Enflasyonla mücadele kararlılığımızı tavizsiz sürdürmemiz gerekiyor. Bunu başarınca, makul sürede tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşacağımıza inanıyorum.”dedi. 



Muzaffer Türk ordusu, 6 Ekim’de son düşman askerinin İstanbul’u terk etmesiyle, bu mübarek şehre girdi. Ve 29 Mayıs 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in bize emanet ettiği İstanbul’a sahip çıktı. İstanbul’un işgalci İngiliz ordusu ve müttefiklerinden kurtuluşunun 100. yılını kutluyorum. 'Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe' İstanbul’un ‘Türk ili’ olarak yaşayacağına yürekten inanıyorum.

O tarihte Meclis Başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk'ün anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin hemen ardından Cumhuriyetimizin ilk reisicumhuru seçildiğini hatırlatan Avdagiç,

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, teşekkür konuşmasının sonunda Meclise şöyle seslendi. Milletin teveccühünü daima dayanak noktası kabul ederek, hep beraber ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.’ İşte, bizim için Cumhuriyet, Atatürk’ün ifadesiyle saadet demektir, başarı demektir, zafer demektir. Milletimize bu üç hasleti yaşatmak için çalışmak demektir” ifadelerini kullandı.

Atatürk liderliğindeki Meclisin 'Türkiye hükümetinin şekl-i hükümeti, Cumhuriyettir' hükmünü anayasaya koyduğunu hatırlatan Avdagiç, "Cumhuriyet, Türk devletini bu coğrafyadan silmek isteyenlere, hatta bu amaçla bize ömür biçenlere, devletimizin ebediyen var olacağını haykıran bir semboldür. Türk tüccarı açısından baktığımızda ise Cumhuriyet, ekonomik bağımsızlık demektir, yerli üretim demektir, kalkınma demektir, 'kimsesiz' kimsenin kalmaması demektir, daha yaygın ve nitelikli eğitim demektir. Muasır medeniyet seviyesine ulaşmakla yetinmeyip, onun önüne geçmek, bu hedeflerle donanmaktır. Cumhuriyet, ülkemiz ve milletimiz için çalışmak demektir" ifadelerini kullandı.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalara ilişkin olarak, "İsrail devleti, ülkesini savunma adı altında Filistinlilere yönelik katliam uyguluyor. Bölgede İsrail’in sivil halka yönelik bombardımanları derhal durdurulmalıdır. Aksi takdirde savaşın yaygınlaşması gündeme gelecektir. Bu da hem bölge hem dünya için büyük tehlike doğuracaktır. İş dünyası olarak sivil can kayıplardan büyük üzüntü duyuyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Avdagiç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanlığının büyük çaba gösterdiği sükûnetin bir an evvel tesis edilmesini dilediklerini kaydetti.

Şekib Avdagiç şöyle devam etti: "Cumhurbaşkanımızın açıklamasının en doğru çıkış ve çözüm yolu olduğuna inanıyoruz: Filistin meselesi hakkaniyete uygun bir şekilde çözülmelidir. Bunun esası da 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğe haiz, başkenti Kudüs olan bir Filistin Devletinin hayata geçirilmesidir. Artık bu gerçeğin ertelenemeyeceğini, Filistin topraklarında Filistin devleti olmadan bir barış olmayacağını herkesin anlaması gerekiyor. Filistin halkı yok edilemez. Filistin halkı, İsrail nüfusuyla çevrilmiş abluka mahallelerde yaşamaya mahkûm edilemez. Artık öfke yerine aklın hakim olması, şiddet yerine barış dilinin konuşulması gerekiyor. Barış bölgeye en doğru yolu gösterecektir." Sözleri sonrası komiteleri hakkında söz alan üyelerin sorunlarına cevap verdi.

yilmazparlar@yahoo.com


14 Mayıs 2023 Pazar

İTO Mayıs 2023 Meclis Toplantısı – İTO, Yerli ve Milli Üretimden Yana Taraftır-Yılmaz Parlar

 İTO Mayıs  2023 Meclis Toplantısı – İTO, Yerli ve Milli Üretimden Yana Taraftır." 

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un da konuk olduğu İTO Mayıs  2023 meclis toplantısında (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, "İTO, küresel bir güç olarak bölgesinde sivrilen, bu coğrafyada sürdürülen haksızlıklara 'dur' diyen, mazlumların umudu Türkiye'den yana taraftır. İTO, yerli ve milli üretimden yana taraftır."dedi



İTO Mayıs  2023 meclis toplantısında Meclis Başkanı Dr. Erhan Erken “Bugün değerli misafirimiz var. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum bizlerle birlikteler tabii bu yoğun günler arasında zaman ayırıp bizlerle birlikte olduğu için ben kendisine ve beraber burada bulunan arkadaşlara herkese çok teşekkür ediyorum.” dedi

Meclis Başkanı Dr. Erhan Erken Şubat ayında çok önemli bir deprem felaketi yaşadığımızı, deprem sonrasında illerimize yönelik çok ciddi bir imar ve inşaat halinde olduğunu vurguladı. “Bu sadece hükümetimizin işi değil, bütün milletçe yapmayı isteriz. Yönetim kurulu başkanımızın da

ifade ettiği gibi iş yerlerimizin yeniden ele alınması onların düzenlenmesi konusunda görüşlerimizi ifade ediyoruz ki. Bakanımızla da birçok temaslar kuruldu. bu meclisimizde de burada olması depreme yönelik bizlere mesajlar verecektir” sözleriyle birlikte meclis adına Bakana teşekür ederek (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç’i davet etdi

Seçimlerin, sükunet ve demokratik vakar içinde geçmesini dileyen Avdagiç, "Türkiye, Cumhuriyet'in 100. yılını kutladığımız 2023'te, büyük bir yol ayrımında. Türkiye, 'milletin istiklalini, memleketin bütünlüğünü' korumak için giriştiği Milli Mücadele'den tam 100 yıl sonra, çok önemli bir seçime hazırlanıyor. İstanbul iş dünyası olarak bu seçimi önemsiyoruz. Bu seçimin Türkiye'nin geleceği açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. İTO, 1071'de başlayan, 1453 ile taçlanan, 1923 ile anlam kazanan Türkiye yürüyüşünün simgelediği değerlerden yana taraftır. İTO, Fatih'ten, Alparslan'a ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e Türklerin simgesi olan bağımsızlık ve özgürlükten, güçlü ve lider Türkiye'den yana taraftır. İTO, küresel bir güç olarak bölgesinde sivrilen, bu coğrafyada sürdürülen haksızlıklara 'dur' diyen, mazlumların umudu Türkiye'den yana taraftır. İTO, yerli ve milli üretimden yana taraftır. İTO, istiklal ve istikbaline sahip çıkmanın yolunun 'İstikbal Göklerdedir' anlayışından geçtiğini savunanlardan yana taraftır. İTO, Türk gençliğine gökleri ve uzayı hedef gösteren, onların girişimcilik ve yenilikçilik yönlerini ortaya çıkaran Teknofest'ten yana taraftır. İTO Kızıl Elmalardan, Ankalardan, Kaanlardan, İHA'lardan, SİHA 'lardan yana taraftır. İTO, içimizden çıkardığımız başkanlarımızdan birinin başında olduğu, yerli ve milli üretimin zirvesi Altay tankından yana taraftır. İTO, mavi vatanın sularında, 'seferden dönen Barbaros Hayreddin'in kadırgaları gibi süzülen' amiral gemimiz TCG Anadolu'dan yana taraftır."dedi



Avdagiç "Konutların kentsel dönüşümü ile ilgili verilen teşviklerden sonra işyerlerinin, iş merkezlerinin, ticaret merkezlerinin, sanayi sitelerinin, atölyelerin, fabrikaların, hastanelerin, okulların, otellerin ve depoların da en kısa zamanda depreme dayanıklı hale getirilmesi amacıyla bir teşvik paketi oluşturulması beklentisi içindeyiz. Bizler iş dünyası olarak bu konuda sizler tarafından önümüz açıldıktan sonra yarısı bizden bile demeden 'tamamı bizden' diyerek yola çıkacağımızı taahhüt ediyoruz."sözleriyle yenilenme ihtiyacı ortaya çıkan konut dışı binaların sahip olunan imar haklarının da aynen kullanılmasına izin verilmesi önerisinde bulundu.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Biz hep güvenden, istikrardan yana olduk, olmaya da devam edeceğiz. İstanbul Ticaret Odası da buradaki sanayicilerimiz de iş dünyamız da Recep Tayyip Erdoğan'dan yanadır." dedi.


Bakan Murat Kurum, İstanbul'un her geçen gün güçlenen ekonomisiyle dünyanın lider şehirlerinden birisi olma vizyonuyla iddialı şekilde ilerlemektedir. Bunun da istihdamı oluşturan, üreten İTO'daki iş insanlarının sayesindedir. Kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 30'u, vergi gelirlerinin yüzde 48'i, nüfusumuzun 5'te 1'i İstanbul'da yaşadığı düşünüldüğünde gerçekten buradaki meclisimiz, sizler, ülkemizin geleceği adına hepiniz kıymetlisiniz. Her zaman milletimizin yanında oldunuz. Depremdeki yardım çalışmalarınız, işte yine evini kaybeden, yuvasını kaybeden kardeşlerimize yapacağınız yeni evlerin çalışması da bizim için, tüm milletimiz için son derece anlamlıydı. Tabii bu noktada emekleriniz için, ülkeye katmış olduğunuz değer için, gayretleriniz için, alın teriniz için sizlere ve firmalarımızda çalışan her bir emekçi kardeşime şükranlarımı sunuyorum." Şeklinde ifade etdi. Hükümet olarak yapılanları özetledi ..



Bakan Kurum "Daha 15 gün önce 'İstanbul finansın merkezi olsun' dedik ve İstanbul'a dünyanın en örnek, en güzel finans merkezlerinden birini kazandırdık. Niçin? 'Ekonomi güven içerisinde olsun, İstanbul finansın merkezi olsun ve burada İstanbul Finans Merkezi'nde gençlerimiz, geleceğimiz çocuklarımız çalışsın, üretsin. Burada hem yakın Avrupa'ya, hem de Orta Doğu'ya hizmet etsin' dedik. Söz verdik, sözümüzü tuttuk. Şimdi işte yatırımcı da üretici de hep güveni bekler, istikrarı bekler. Tutulan sözlerin gerçekleşip gerçekleşmediğine bakar. Biz bu anlayıştan 21 yıldır hiç uzaklaşmadık.” Dedi sonrasında Üyelerin sorularını cevaplandırdı.

yilmazparlar@yahoo.com


16 Nisan 2023 Pazar

CCİİST – ATSO, Kardeş Oda Protokolü-Yılmaz Parlar

   CCİİST – ATSO, Kardeş Oda Protokolü

İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği (CCİİST), Antakya Ticaret ve Sanayi Odası ile “Kardeş Oda Protokolü” imzaladı. 



6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen, Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem afeti sonrası, İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği (CCİİST) hem maddi hem de ayni yardımların devamlılığı için Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ile iş birliği içerisinde olmak üzere “Kardeş Oda” protokolü imzaladı.



İmza töreni, İtalya Türkiye Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin, İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği Başkanı Livio Manzini ve İtalyan Sanayi ve Ticaret Odası Derneği Genel Sekreteri Fatih Ayçin'in katılımıyla gerçekleşti.

İtalya Türkiye Büyükelçisi Giorgio Marrapodi “6 Şubat’ta yaşanan deprem asrın felaketi olarak nitelendirildi. Ve umarız bu asırda bir daha böyle bir felaket yaşamayız."  

Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin, “Tersine Göç İçin Yüzyüze Eğitim şart”

İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği Başkanı Livio Manzini, Derneklerinin bölgedeki yardım çalışmalarında aktif rol aldığını, deprem sonrası sürecin henüz normale dönmediğini ve bunun için desteklerinin devam edeceğini, 81 İtalyan Ticaret Odası'nın ve yurt içi firmaların da desteğini alarak bir fon kuracaklarını söyledi.



Düzenlenen imza töreninde İtalya Türkiye Büyükelçisi Giorgio Marrapodi, depremin olduğu günden itibaren harekete geçtiklerini ve önümüzdeki aylarda da yardım ve desteklerinin devam edeceğini ifade etti, "İtalyan Ticaret ve Sanayi  Odası Derneği, yaşanan deprem sürecinde inanılmaz bir çaba gösterdi. İlk gün arama kurtarma ekiplerimiz afet bölgesine ulaştı. Bölgeye giden İtalyan ekiplere ihtiyaçları olan tüm lojistik desteği ticaret odamızın katkılarıyla verebildik. Burada; konsolosluğun, elçiliğin ve İtalyan Ticaret Odamızın ekip sinerjisiyle yapılanlar hatırı sayılır derecede anlamlıydı. Deprem sonrası yaşanan acil durum henüz bitmiş değil. Önümüzdeki 10 gün içerisinde İtalya delegasyonundan üst düzey bir kıdemli yönetici Ankara'da tüm yönetim kademeleriyle görüşerek. Türkiye tarafında neler yapılabileceğini, hangi derslerin çıkarılabileceğini açığa çıkarmaya çalışacak.” Açıklamalarda bulundu

Depremde hayatını kaybeden İtalyan vatandaşlarının da bulunduğunu "Türkiye'nin de Covid-19 sürecinde İtalya'ya gösterdiği destek ve yardım gibi, İtalya da aynı şekilde depremde desteğini ve yardımını gösterdi. Böylesine bir felaket karşısında birlikte durabildik, destek olabildik birbirimize. Hem sivil toplumda, hem de hükümet kademelerinde çok başarılı bir yardım çalışması ve kampanyası gerçekleştirildi. Hem İtalya'daki ve Türkiye'deki İtalyan toplumu, hem de İtalyan ve Türk İş Dünyası bu konuda el ele vererek başarılı çalışmalar gerçekleştirdi. Deprem bölgesinde altyapının toparlanmasında endüstriyel olarak baktığımızda veya iyileştirilmesi açısından yapılan çabalarda, İtalya'nın geçmişten gelen bilgi birikiminin iki ülke arasında köprü kurduğumuz takdirde fayda sağlayacağına inanıyorum" dedi.



Destek gönderen ilk ülke İtalya olmuştu.

75 kişilik arama kurtarma ekibi Hatay’da çalışmıştı.

Bir hafta sonrasında yeni bir kurtarma ekibi değişimi ve 17 Şubat tarihinde de 85 kişilik doktor ve hemşire grubundan oluşan İtalyan sahra hastanesi bölgede faaliyet göstermeye başlamıştı.

İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği Başkanı Livio Manzini, Özellikle İtalya hükümetinin Hatay'da yapmış olduğu yardımlara dahil olduklarını, lojistik desteklerini, İtalyan arama kurtarma ekibinin ve daha sonra sahra hastanesinin etkin çalışmalarını hatırlatarak, “Şimdi dikkatimizi yeniden inşaat çabalarına döndürmemiz gerektiğini hissediyoruz ve bu yönde, bugün Antakya Ticaret ve Sanayi Odası ile “Kardeş Oda Protokolü” imzalayacağımızı sizlere bildirmekten mutluluk duyarım." dedi.

11 şehri etkileyen deprem felaketinden dolayı, imzalanan protokolün amacının, bölgenin yeniden inşa edilmesi ve eski ekonomik düzeyine getirilmesi için uygun projeler belirlenmesi ve geliştirilmesinde iş birliği yapılması olduğunu belirten Başkan Manzini, bu kapsamda maddi yardım yapmak isteyen üyelerin bağışta bulunabilirler dedi.

5 Mayıs'ta, Genel Sekreter Fatih Ayçin’le birlikte Hatay'a gideceklerini belirten Manzini, "Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin ile beraber hem bir durum değerlendirmesi hem de bir çalışma toplantısı yapacağız. Pratikte ne yapılabilir? İmzaladığımız bu protokolü dünyadaki 81 İtalyan Ticaret Odaları’yla da paylaşarak bölge için bir fon oluşturacağız. Şeffaf bir şekilde ortaya çıkaracağımız projeleri de hep beraber Hikmet Bey'le ve oradaki arkadaşlarla beraber hayata geçireceğiz. Arama kurtarma tabii ki önemliydi, yapıldı. Ama şimdi daha kalıcı uzun seneler sürecek bölgedeki ekonominin yeniden canlanması, hayatın normale dönmesi için bir maraton sürecindeyiz. Sağlam bir temele dayandırarak bu maratonu hep beraber yapabiliriz. Bizim imkanlarımız sınırsız değil, önemli olan konunun farkındalığını artırarak daha geniş kapsamlı katkıların gerçekleşmesini sağlamak olmalıdır.”



6 Şubat sabaha karşı yaşanılan deprem felaketinde İtalya ulusunu her zaman yanlarında hissettiklerini ifade eden Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin, İtalyan Ticaret ve Sanayi Odası Derneği ile imzalanan bu kardeşlik protokolünün çok moral verici olduğunu ifade etti. 

Antakya yöresinde ve çevresinde mobilya, ayakkabı, lojistik gibi önemli sektörlerin olduğunu ifade eden Çinçin, “Birçok sektör İtalyan ticaret hayatıyla da örtüşmekte. Buralarda iş birliğine açıkçası ihtiyacımız var. Hatay, Maraş ve Adıyaman'ı süper teşvik paketi içine almak lazım. Çok fazla göç verdik. Bu göçün önemli bölümü nitelikli işçi göçü. Bunların tekrardan dönmesi, tersine göçün olabilmesi için teşvik edilmesi gerekir.” dedi.



Depremden sonra kentten çevre illere ve Türkiye'nin diğer illerine göçün gerçekleştiğini belirten Hikmet Çinçin, “Aileler çocuklarının eğitimi için göç etti. Ailelerin geri dönmesi, kentte yaşamın sürmesi için acilen konteyner okulların açılması lazım.  Yüz yüze eğitim başlamazsa bölünmüş aile yapısı sürecek. Türkiye'nin muhtelif şehirlerinde tersine göçü tekrardan başlatabilmek için en önemli şeylerin başında eğitimin başlaması, hastane ve sağlık altyapısının tekrardan ayağa kaldırılması ve bunun yanında barınma ihtiyaçlarının asgariye indirilmesi ile sosyal alanların hayata geçirilmesi gelmektedir.” dedi.

yilmazparlar@yahoo.com


15 Nisan 2023 Cumartesi

İTO Nisan 2023 Meclis Toplantısı –El Verin Ev Yapalım-Yılmaz Parlar

  İTO Nisan 2023 Meclis Toplantısı –El Verin Ev Yapalım

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, İTO Nisan 2023 Meclis Toplantısında; 1.5 milyon liraya mal olacağı TOBB öncülüğünde başlatılan kalıcı konut seferberliğine İstanbul iş dünyası olarak tam destek verdiklerini belirtdi.

Avdagiç, “İsteyen bir ev- daire bedeli, dileyen bir oda bedeli, dileyen de bir metrekarelik inşaat bedeli bağışlayabilecek. Yani her üyemiz, bütçesinin elverdiği oranda bir katkıda bulunabilecek. Ne alt limit ne üst limit var.”dedi


İTO Nisan 2023 meclis toplantısında Meclis Başkanı Dr. Erhan Erken Yaklaşan seçimlerle ilgili siyasetde ahlak ve adaletin temel olduğu konuşmasıyla geçmişden günümüze ufuk turu atdırdı.

Erken, “Batı'da da örnekleri olan İmam-ı Gazali eserdeki bir hedefe varmak için her şey meşrudur diyor. Mahkemelik düşünce buradan geliyor. Ömer Dinçer'in hazırladığı kitapta kırk beş tane siyaset maddeleri incelenmiş. Bizim tarihimizle ilgili. Buradan bazı genellemeler yapıldı. Burada dikkatimizi çeken en önemli noktalarından biri politika yönetiminin politika yönetimi hiçbir zaman ahlaktan ayrı düşünülmüyor. 



İbni Teymiye bu siyasi darbe yazanlardan biri. Güvenilirlik olarak nitelemiş. Kutad Mubi sahibi olabilir. Yusuf Hasan, Ali Efendi siyasetnamelerde bakıyoruz, liderlerin ve siyasi liderlerin sahip olması

özellikle zinciri birçok yerde farklı gösterse de şu temel başlıklar üzerinde yürümüş. Ahlak Dairesi; Akıl, Bilgi, Edeb, Cesaret, Doğruluk, Siyaset, Adalet,

Adalet Dairesinde;Halk, Adalet, Siyaset,Hukuk, Ordu, Hazine” gibi unsurların ilşkilerini söyledi.



Meclis Başkanı konuşmasından sonra Gündem Maddelere geçildi. Oylamalar yapıldı. İTO Yönetim Kurul Başkanı Şekib Avdagiç’i konuşmasını yapmak üzere davet etdi


Avdagiç, Avdagiç, İTO’nun temsil ettiği İstanbullu iş insanlarını ve hayırseverleri, TOBB’un başlattığı El Verin Ev Yapalım Konut Seferberliği’ne katılmaya çağrı yaptı. “İstanbul Ticaret Odası olarak, nakdi yardımımızın çok önemli bir kısmını kalıcı konutların yapımı için ayırdık. Ama burada sadece İTO’nun imkanlarının yeterli olmayacağı çok açık. İstanbul iş dünyasının, İstanbul Ticaret Odası camiasının imkanlarını da devreye sokmamız gerekiyor. Depremin ilk gününden itibaren İTO üyeleriyle nasıl sıkı bir çalışma ve yardımlaşma ortaya koyduysak, şimdi de bunu konut yardımında gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz” dedi.


Başkan Avdagiç, Dileyen üyelerin metrekare bedeli bağışıyla da bir evin yapımına katkı sağlayabileceğini, bir mahallenin, bir sitenin, bir bloğun ya da bir dairenin bedelini bağışlaması ve arzu etmesi halinde, o mahalle ya da siteye bağışçının istediği isim verilebileceğini bağışlarını 1 Temmuz 2023 tarihine kadar yapabileceklerini söyledi

TOKİ modelinin esas alınacağı evlerin 105 metrekare büyüklüğünde ve 3+1 olarak inşa edileceğini belirten Avdagiç, “Her blokta 20 daire bulunacak ve inşaatın bitiminde depremzedelere kura ile teslim edilecek. İnşallah gurur duyacağımız konutlarımızın törenlerinde bizler de olacağız.” Açıklamalarında bulundu

Ekonomik gelişmelere ilişkin Başkan Avdagiç, Mart ayında ihracatın 23.6 milyar dolarla tüm zamanların rekorunu kırdığını, 2022’de ilk kez 250 milyar dolar sınırını aşan toplam ihracatın, Mart sonunda son 12 ay itibari ile 256 milyar dolara ulaştığını . belirtdi. İhracat pazarlardaki daralan talepten döviz kuru gelişmelerine kadar ilgili her alanda teyakkuzda olmalı ve önlemleri anında almaları gerektiğini, diğer önemli bir noktanın ise ithalat olduğunu, ithalatın azaltılması için yüksek teknolojiye dayalı üretken yatırımları önceleyip teşviklerin artırılması gerektiğini vurguladı. 

İthalatla ilgi ekonomik rakamlarla ilgili, Avdagiç, “Son aylarda ithalatımızda da yükselişler oluyor. Sözgelimi Mart ayı ithalatımız 32,2 milyar dolar oldu. Bu rakamın 6 milyar dolarını enerji ithalatı oluşturuyor. İş dünyası olarak arzumuz, dış ticarette rekorların ihracatla sınırlı kalması, ithalatta daha yatay bir seyre geçmemiz. Bunun için de yüksek teknolojiye dayalı üretken yatırımları önceleyip teşviklerimizi artırmalıyız. Yatırım ortamında meydana gelen eksiklik ve aksaklıkları anında iyileştirmeliyiz” dedi.

Togg, Milli Muharip Uçağı, TCG Anadolu ve Altay tankı görüşleriyle ilgili olarak;

 “Türkiye olarak, 1960’da Devrim otomobiline konulan engeli, bu kez doğuştan elektrikli Togg T10X ile aştık. Togg Türk genci ve Türk girişimcisi için sarsılmaz bir özgüvendir. Yine geçen ay Türkiye’nin ilk Milli Muharip Uçağı ilk kez pistte yol aldı. Türk mühendislerinin tasarımı ve bilgisiyle ortaya çıkan Milli Muharip Uçağı, sadece Türk Hava Kuvvetleri’nin gücünü değil aynı zamanda teknolojide ulaştığımız noktayı da gösteriyor. Bu hafta başında ise dünyanın ilk SİHA uçak gemisi TCG Anadolu, resmen Ordumuza teslim edildi. Ve son olarak sadece benim değil, bu Meclis’te bulunan herkesin göğsünü kabartacak bir proje daha başarıyla bitirildi. 2005-2013 yılları arasında İTO Başkanlığını yürüten Prof. Dr. Murat Yalçıntaş’ın başında bulunduğu milli tank projemiz Altay tankı tamamlandı. 23 Nisan’da düzenlenecek resmi törenle Silahlı Kuvvetlerimize teslim ediliyor.”ifadeleri kullandı.



Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin Ocak ayı başında Kredi Garanti Fonu destekleri kapsamında EYT Destek Paketini açıkladığını hatırlatan Avdagiç “ Kredi Garanti Fonu destekleri kapsamında EYT Destek Paketini açıklamıştı. O zaman 25 milyar liralık kefalet limitini haiz paketi devreye sokacaklarını ve işverenin kıdem tazminatı yükünü hafifleteceklerini ifade etmişti. Şimdi EYT yürürlüğe girdi. Son rakamlar 1 milyon 700 binden fazla kişinin bu haktan yararlandığını ortaya koyuyor. Bu oldukça yüksek bir oran. Yeni emeklilerimizin tazminatlarının ödenmesi, işverenler açısından önemli bir sorun olarak duruyor. Bu desteğin ivedi ve etkin bir şekilde uygulanmasının iş dünyamız için çok önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmak istedik.”sözlerinden sonra yaklaşan bayram münasebetiyle dileklerini sundu.

yilmazparlar@yahoo.com


8 Ağustos 2021 Pazar

Ayıplı şirketlerin yeni taktiği “yeşil badana” mı?-Yılmaz Parlar

  Ayıplı şirketlerin yeni taktiği “yeşil badana” mı?

Pandemi süreci ile birlikte Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) başlattığı toplantılar, konularında uzman pek çok kişi ve kurumların yoğun ilgi ve desteği ile devam ediyor. Türkiye’de farklı sorunlara yeni bakış açıları kazandırma ve çözüm arayışlarının sürdüğü toplantıların yedincisi olan İzmir’deki Küresel Isınma Kurultayı sırasında ortaya çıkan “yeşil yıkama” kavramı, geçtiğimiz akşam Türkiye’nin en önde gelen uzman isimlerinden biri olan Dr. Uygar Özesmi’nin verdiği seminerde detaylarıyla irdelendi. Yoğun bir katılımın olduğu seminer, izleyenlerden gelen sorularla geç saatlere kadar devam etti


EGD Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde “Sistemik Bakış: Orman Yangınları, İklim Krizi ve Yeşil Yıkama” başlığıyla Dr. Uygar Özesmi tarafından verilen seminerde, özellikle yeşil ekonomi konusunda atılan kimi adımların, sergilenen bazı faaliyetlerin sahte ve toplumu yanıltıcı olduğu vurgulandı.

Türkiye’de sertifikalı sürdürülebilir orman alanları yalnızca yüzde 28

Sistematik bakış açısıyla Türkiye’deki orman koruma alanları ve yanan ormanlar konusuna değinerek seminere başlayan Dr. Uygar Özesmi, Orman Sürdürülebilirlik Konseyi’nin Sertifikalandırma Sistemine bakıldığında 2012-2020 yılları arasında Türkiye’deki sertifikalı orman alanlarının her yıl arttığını ancak toplam orman işletmelerinin sadece yüzde 28’sinin bu sertifikayı almaya hak kazandığını belirtti.  Bu verinin aslında ürkütücü olduğunu ifade eden Dr. Özesimi, geriye kalan yüzde 72’lik alanların sürdürülebilir işletilmediği anlamına geldiğine dikkat çekti. 

Ormanlara sadece kesimlik kütük olarak bakmak yanlış

Dr. Özesmi, uydu görüntülerinden tespit yapan Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemine göre 2021’de 120 hektarlık bir alanın yandığını belirtti.  Bu alandaki yok olan ağaç varlığının bugünkü net değerle 2 milyar TL civarında olduğunu ve buraları söndürme ve ormanlaştırma maliyetinin ise 3,5 milyar TL olacağını tahmin ettiğini söyledi. Ancak buradaki TL değerleriyle ormanlara sadece kesimlik kütük olarak bakmanın yanlış olduğunu, çünkü biyolojik çeşitliliğin de korunması gerektiğini dile getirdi. Ne yazık ki biyolojk çeşitlilik açısından Türkiye’de sadece 46 koruma alanından oluşan 408 bin 500 hektar alan olduğunu bunun yanan alanın sadece 3,4 katı olduğu düşünülürse korunan alanları tüm orman alanının %30’una çıkartmak gerektiğini ifade etti.

Kalitesiz linyit kömürü çıkartmak üzere İkizköy’de ormanların kesilmek istendiğini, kömürün termik santrallerde yakılması ile ortaya çıkan karbonun sera etkisini tetiklediğini, bu negatif döngüsel sürecin sonunda artan iklim krizi ile ortaya çıkan orman yangınlarının yine dönüp gelip o termik santralı tehdit ettiğini gösterdi. Bu örnekten yola çıkarak sürecin iklim değişikliğine, iklim değişikliğinin de afetlere neden olduğunu veriler ve grafiklerle anlattı. 




Ayıplı şirketler, şimdi de “Yeşil Badana” ile aldatıyor

İklim Değişikliği ile mücadele konusunda şirketlere ve bireyleri temsil eden STK’lara artık daha büyük sorumluluklar düştüğüne dikkat çeken Dr. Özesmi, bu konuda yeterince toplumsal bir bilinç oluşmadığını verdiği bir örnekle açıkladı. Türkiye’deki son yangınlarda öne çıkan bir sanatçımızın kurduğu çok değerli bir derneğin dünyanın büyük ve iklim değişikliğine neden olan ayıplı fosil yakıt şirketlerinden biriyle “ahbap” ilişkisi içine girip maddi desteği kabul etmesinin tam da bu şirketlerin “Yeşil Badana”sına denk düştüğünü ifade etti. Bu nedenle, afetler ve orman yangınlarının başlıca nedenlerden biri olan İklim Değişikliği sorununun temelindeki iş modellerinin ekolojik ve sosyal faydası ile sağlık gibi toplumsal zararları hakkında herkesi bilinçli olmaya davet etti. Yeşil Yıkama’yı önlemek için özellikle bilim insanları, ekonomistler ve gazetecilerin sorgulayıcı ve bilinçli olması gerektiğinin altını kalınca çizdi. Dr. Özesmi’ye göre “Yeşil Badana”yı önlemenin yolu, şirketlerin üretim süreçlerinin denetlenebilir ve şeffaf hale gelmesinden, üretimlerinin insana ve doğaya ne fayda sağladığının ölçümlenebilir olmasından geçiyor. Ancak böylelikle, iklim değişikliğine neden olan şirketlerin toplumu aldatma yönünde artık “yeşil yıkama” ya da “yeşil aklama” yapamaz hale gelmeleri sağlanabiliyor.  

Yeni ekonomik sistemde şirketler de aktivist olmak zorunda

Dünyada artan çevre duyarlılığı, “İklim Değişikliği” ile mücadele ve “Sürdürülebilir Kalkınma” ilkeleri ile şekillenen yeni ekonomik düzende artık şirketlerin de bir aktivist gibi davranmak zorunda olduğuna vurgu yapan Dr. Uygar Özesmi, dönüşen sürecin şirketler için bir fırsat olduğuna dikkat çekti. Amerika Birleşik Devletleri’nde 2020 araştırmalarında Moderna ve Pfizer’ın dahi önünde en itibarlı şirket olarak “Patagonia” giyim ve spor malzemeleri şirketinin çıktığını, bunun nedeninin de aktivist bir şirket olmasında, müşterilerini çevre hareketi bağlamında örgütlemesinden kaynaklandığını söyledi.  Şirket ayrıca sivil toplum kuruluşlarına destek olurken, yeni döngüsel ekonomik sisteme uyumlanma ve ekolojik inovasyon konusunda başarılı olduklarını söyledi.. 




Artık tüketim değil doğayla dost “türetim” ekonomisi dönemi 

İklim Değişikliği ile mücadele sürecinde insanların doğayla uyumlu ve barış içinde oldukları bir gelecek için çalıştıklarını dile getiren Dr. Özesmi, dünyada artık ayıpsız mal ve hizmet üreten şirketlerin olduğu bu yeni bir iş modelinin giderek yaygınlaşacağına dikkat çekti. 

Türkiye’den çıkan ve Dünya’ya yayılan bir Good4Trust “iyiliğe güven” topluluğu oluşturduklarını açıklayan Dr. Uygar Özesmi, artık tüketim değil “Türetim Ekonomisi” kavramı ile ekolojik ve sosyal açıdan adil üretim ve hizmetlerin oluşturduğu, iyilik ve güvene dayalı bir ekosistemin geliştiğini belirtti. Özesmi’nin verdiği bilgiye göre Good4Trust’ta niyet belgesini imzalayan ve üretim süreçlerini beyan ederek yedi üyeden oluşan seçici konsey tarafından onaylanan 344 üretici işletme faaliyet gösteriyor ve yaklaşık 20 bin kişi bu topluluğa üye.

yilmazparlar@yahoo.com

10 Kasım 2020 Salı

Arıcılık ve Arı Ürünleri” Sempozyumu

 Arıcılık ve Arı Ürünleri” Sempozyumu

Pandemi Döneminde Popülaritesi Artan Arı Ürünleri 18 Kasım’da Konuşulacak!

Güvenilir Ürün Platformu ve Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) Tarafından Organize Edilen Sempozyumda Arı Ürünleri Üreticileri, Akademisyenler, Bakanlık Temsilcileri ve Sektör Paydaşları Bir araya Gelecek.

Arı ürünlerinin kalite ve standardizasyonu, Türkiye’de ve dünyada arı ürünlerinde kodeks çalışmaları, sürdürülebilir arı ürünleri üretimi için yapılması gerekenler, Anadolu ürünlerinin farkı ve güncel çalışmalar, Tarım Bakanlığı’nın arıcılık ile ilgili çalışmaları ve arıcılara verilen destekler, sözleşmeli arıcılık, arı ürünlerinin sağlık beyanları ve daha birçok önemli konunun konuşulacağı sempozyum Türkiye’de bu konuda yapılan en geniş kapsamlı online etkinlik olacak. 18 Kasım’da tam gün olarak planlanan etkinlik “Kovandan Sofraya Arıcılık ve Arı Ürünleri” Sempozyumu başlığı ile gerçekleştirilecek.

Etkinlikte, özellikle son dönemde bağışıklık sistemine katkısı ile öne çıkan propolis, arı sütü, polen ve ham bal gibi arı ürünleri detaylı olarak ele alınacak.

Bağışıklığın güçlendirilmesinde önemli yer tutan arı ürünlerinde, dünya genelinde talep artarken, endemik çeşitliliğin yüksek olduğu ülkemizde de üretim her geçen gün artıyor. Başta Anadolu Propolisi olmak üzere yoğun ilgi gören arı ürünlerini dünyaya tanıtmak ve doğru bilinen yanlışları masaya yatırmak için yola çıkan STK’lar Türkiye’nin ilk online arı ürünleri sempozyumuna hazırlanıyor.

Sağlıklı beslenme ve tamamlayıcı tıp alanında yüz yıllardır kullanılan arı ürünlerinin önemi her geçen gün artarken, Dünya’nın 2. büyük arıcılık ülkesi olan Türkiye’de, arı ürünlerinin üretiminin ve ihracatının arttırılması için yapılması gerekenler de bu toplantıda konuşulacak.

BEE’O Propolis tarafından desteklenen, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) ve Güvenilir Ürün Platformu tarafından düzenlenecek sempozyumda konunun uzmanları, dünyadaki gelişmelerden sözleşmeli arıcılığa, arı ürünleri standardından Anadolu arı ürünlerinin farkına kadar birçok konuyu masaya yatıracaklar.

4 bin’e yakını endemik olmak üzere toplam 10 bin’den fazla doğal bitki çeşidi ile Propolis ve diğer arı ürünleri üretiminde dünya lideri olma yolunda ilerleyen ülkemizde webinar şeklinde ilk kez düzenlenecek olan “Kovandan Sofraya Arıcılık ve Arı Ürünleri” sempozyumu online olarak tam gün sürecek. 

Katılmak için kayıt olmak zorunlu. Kayıt için guvenilirurunplatformu@gmail.com mail adresine mail atabilir  


yilmazparlar@yahoo.com


29 Ekim 2020 Perşembe

EGD-Tunç Soner Toplantısı

 


 EGD-Tunç Soner ile Buluştu   

Ana Başlıklar;

. Tunç Soyer EGD üyelerine yerel kalkınmayı anlattı

 . Yerel kalkınmada dünyadan ilham alan değil ilham veren kent olacağız

 . Saksıda başlayan karakılçık buğdayı projesi bugün bin dönümün üzerine çıktı

. Mandalinayı kuruttuk değer beş altı kat arttı

 İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, ‘Yerel Kalkınma Modeli’ başlıklı online etkinlikte Ekonomi Gazetecileri Derneği üyeleri ile buluştu. Yerel kalkınma ile ilgili yaptıkları çalışmaları anlatan Soyer, karakılçık buğdayı ve mandalina ile ilgili yaptıkları çalışmaları da anlattı.

Etkinliğin moderatörlüğünü yapan Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’ın açılış konuşması ile başlayan etkinlikte Başkan Tunç Soyer soruları da yanıtladı.


Yaşadığımız pandemi döneminde yerel kalkınmanın daha da öne çıktığı vurgulayan Celal Toprak, “İzmir’de bu konuda somut adımlar atılıyor. Başkan Soyer ile bunları konuşmak istedik. İzmir’de atılan adımları birinci ağızdan dinlemek için buradayız” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yerel kalkınmanın bugüne kadar birbiri arasına duvar örülmüş, şehirlerdeki milyonlarca yurttaş ile alın teriyle ekmeğini kazanan üreticiler arasında bir köprü vazifesi gördüğünü ve bu köprüyü daha da güçlendirmeye devam edeceklerini söyledi. Yerli tohuma sahip çıkmak, üretilen ürünü işlemek ve katma değerini yükseltmek, üreticilerin kooperatif veya birlikler çatısı altında örgütlenmesini sağlamak, ürünleri tüm Türkiye ve dünyaya pazarlamak üzerine kurulu bir tarım stratejisi benimsediklerini vurguladı.

İzmir özelinde yerel kaynaktan bahseden Başkan Tunç Soyer, “İzmir’in tarımsal büyük zenginlikleri ve değerleri var. Turizm anlamında da olağan üstü potansiyelleri var. Biz bu iki değeri ortaya çıkararak gücünü arttırmak ve bir yandan da ortaya çıkacak böyle bir tabloyu dünya ile entegre etmek için bir çalışma yapma ihtiyacı duyuyoruz. Amacımız dünyadan ilham alan ama aynı şekilde dünyaya ilham olan bir kent olmayı planlıyoruz” dedi.



İzmir özelinde yerel dinamik

Tarımla turizmle ilgili birçok şey yaptıklarını vurgulayan Başkan Tunç Soyer, “Hepsinin arka planında en çok kafa yorduğumuz meseleyi söyleyeyim: O da demokrasi. Bugün dünyanın içine düştüğü sorunların büyük bölümü giderek otoriterleşen bir popülist iklimin hâkim olmasından ileri geliyor. Bu, ne yazık ki demokrasinin erdemlerinden, değerlerinden uzaklaşmayı da beraberinde getiriyor. Öyle olunca her koyun kendi bacağından asılıyor” şeklinde konuştu ve şöyle devam etti:

Tarım çalışması 4 ilkeden oluşuyor

“Eskiden tarım sadece tarlada ürün yetiştirmekten ibaretti dolayısı ile sadece ziraat biliminin konusuydu. Günümüzde tarım iletişimle, endüstriyel tasarımla, pazarlamayla ilgili bir sektör. Şunu bilmeliyiz ki ziraat bilimiyle ve toprağı eken insanla ile sınırlı bir şey değil tarım. Bir yandan bilimsel eşitliliği de işin içine katmayı başarmalıyız. Diğer yandan ise sürecin başından itibaren tohumdan ihracata kadar olan sürecin her bir etabının birbiri ile olan bağını ortaya çıkartarak o bağların biçimlenmesini ve arasındaki ilişkinin güçlenmesini sağlayarak sürdürmek zorundayız. Bunun olabilmesi ancak demokrasi ile mümkün.”




Yerelde tohum ve hayvancılık rekabet gücünü arttırıyor

Ülke olarak yerel tohumlara ve yerel hayvancılığın geliştirilmesine çok ihtiyaç olduğunu anlatan Tunç Soyer, coğrafyanın iklimine, genetik kodlarına, geçmişine ve kültürüne çok daha uygun olduğunu ifade etti. Aynı zamanda bunların rekabet gücünü de arttıran imkanlar sunduğunu söyledi.

Kooperatifler ne üretirse alıyoruz

Soyer bu süreçte çok önemli başarılar elde edildiğinin altını çizerek, “Saksıda yetiştirdiğimiz bir avuç karakılçık buğdayı ile başlattığımız süreç bugün bin dönümün üzerinde bir üretime dönüştü. Bugün İzmir’in birçok ilçesinde kara kılçık yetiştiriliyor. Yerel tarımın korunması sahiplenmesi ve desteklenmesi üzerinde durmamız gereken çok önemli bir konu. Küçük üreticinin, aile çiftçisinin üretimine destek olmayı ve böylece başka bir tarımın mümkün olduğunu göstermeyi hedefliyoruz. Küçük üreticiyi desteklemek için çıktığımız yolda bir sembol oluşturduk.  Endüstriyel tarım dışında çiftçiyi yaşatmamız, kooperatiflere sahip çıkmamız gerekiyor. Biz kooperatifleri açık çek verdik. Ne üretirseniz alacağız diye. Yoksa üretim yaptıramayız” dedi ve şu noktaların altını çizdi:

Küçük üreticiyi yaşatmak zorundayız

“Yerel tarımın korunması sahiplenmesi ve desteklenmesi üzerinde durmamız gereken çok önemli bir konu. Ne zaman küçük üretici toprağından hayatını idame ettirecek bir gelir sağlayamıyor o zaman köyden göç başlıyor ve o kadim kültür zayıflıyor ve köklerinden kopmaya başlıyor. Küçük üreticiyi desteklemek zorundayız. Kent dengesini sağlayabilmek ve tüketicinin sağlıklı ve çeşitli ürünlerle buluşması açısından küçük üreticiyi yaşatmak zorundayız. Buda kooperatifçilikten geçiyor. Üreticinin ürününü işlemek mutlaka katma değer bir ürüne dönüştürmeye ihtiyaç duyuluyor. Sonraki süreç ise işlenen ürünün uluslararası alanlarda pazarlanması. Böylelikle üretici kooperatiflerimizin de gücü artacak.”

Tarım politikaları yerelden kalkınmamızın önünü açacak

Dünyanın en büyük tarım ürünü ihracatçısı listesinde Hollanda’nın ikinci sırada olduğunu belirten Başkan Soyer, “İzmir tarihi boyunca Ege Bölgesi ile var olmuş. İzmir’i İzmir yapan şey aslında Ege’dir. Ege, tarih boyunca üzümünü, incirini, her şeyini İzmir üzerinden dünyaya pazarlayabilmiş. Hollanda dünyanın en büyük ikinci tarım ihracatçısı ülke konumunda. Ege Bölgesi Hollanda’dan biraz daha büyük ama Ege Bölgesi gibi bereketli bir coğrafya Hollanda’nın çok daha gerisinde. Bunu hazmedemiyoruz. Ve bunu değiştireceğiz. Kısacası biz bulunduğumuz noktayı hak etmediğimiz için yerel kalkınmaya önem veriyoruz. Bu dört ilke çerçevesinde sürdürdüğümüz tarım politikalarının yerelden kalkınmamızın önünü açacağını düşünüyoruz ve her biriyle ilgili birçok projeyi hayata geçiriyoruz. Tarım konusunda sürdürdüğümüz bu çalışmaları turizm için de yapıyoruz. İzmir’deki turizm aktörlerinin sesini dinliyoruz ve birlikte bir turizm planlaması yapıyoruz” dedi.

Halkın Bakkalını e-ticaret taşıyoruz

Adını ‘Halkın Bakkalı’ koydukları mekânlar açtıklarını da belirten Tunç Soyer.”Bu mekânlarda sadece kooperatiflerimizin ürettiği ürünleri satıyoruz. Türkiye’nin birçok üretici tarımsal kalkınma kooperatifinden ürün geliyor. Artık bu pazarlamayı sanal ortam üzerinden güçlendireceğiz. Bunun yazılımıyla ilgili çalışma tamamlanmak üzere. Önümüzdeki günlerde sadece iç piyasada değil, yurt dışına da ürünlerimizi pazarlayacağız. Burada özellikle ürünün işlenmesiyle elde edilen yeni endüstriyel ürünlerin olmasına gayret ediyoruz. Örneğin biz mandalina kurusu yapmıştık. Bu sayede ürün yaklaşık beş-altı misli değer kazandı. Daha önce bu ürün üreticinin elinde kalıyordu ”dedi.

yilmazparlar@yahoo.com